Yarın 24 Ocak.
Gazeteci Uğur Mumcu’nun kahpece katledildiğigünün yıldönümü.
Uğur Mumcu’yu yitireli 30 yıl olacak.
Mumcu yalnızca bir gazeteci değildi.
Cesur yürekti.
O tam bir Vatansever ve Kuvayı Milliyeci’ydi.
Kalpaksız Kuvayı Milliyeci.
Ve de Sakıncalı Piyade!
Sakıncalı Piyade’yi 50’sinde kaybettik.
Mumcu’yla birlikte Türkiye’de gazetecilikte öldü, dersek yalan/yanlış olmaz!
O zamanlar Türkiye’nin geleceğine ipotek koymak isteyen şerefsiz/hırsız/vatan hainleriMumcu’yu katletti.
Devlet ne yaptı?
Olayı seyretmekle yetindi.
Her zaman olduğu gibi “Kanı yerde kalmayacak”, “Katilleri mutlak bulunacak!” gibi beylik açıklamalar yaptı.
30 yıl geçti, ama kimseninMumcu’nun katillerini bulmakgibi bir niyeti olmadı.
Çünkü, sanık/sanıkları bulsalar, belki Fetöcülerin 15 Temmuz darbe girişimi bile olmaz/olamazdı.
Sakıncalı Piyade, yaşamıboyunca araştırmacı gazeteciliğin öncülerindendi.
Yazdıkları buzdağının suyun üstündekitarafıydı.
Baktılarsuyun altına da inecek, hemenkatlederek susturdular.
O yıllarda gerçeği yazmaktan korkmayan gazeteciler vardı.
Gazeteler/gazetecilergünümüz deki gibi sahibinin sesi değildi.
Günümüzde gazeteci/gazeteciliğin geldiği nokta mı?
Ne siz sorun ne ben yanıtlayayım!
Mesleğimiz yerlerde sürünüyor!
Acınacak haldeyiz!
“Acaba zülfüyare dokunur muyum?” diye haber yapamaz oldu gazeteci.
Yapsa dasahibinden vur emri almıştetikçihesabı aynı nakarat aynı nakarat!
Bugünleri içimiz yanarak yaşayıp/görünce Mumcu’yuaramamak/anmamak mümkün mü?
Tabi ki Mumcu’nun gazeteciliğini.
Belgeleriyle ortaya çıkardığı olayları say say bitmez.
Fetönün Türkiye’nin başına bela olacağının sinyallerini daha o zamanlardan verdi..
Devletinve maşalarının işlediği cinayetlerin peşine düştü.
Ancak, kendi faili meçhulekurban gitti.
Mumcu’nun ölümüyle birliktearaştırmacı gazetecilik de büyük ölçüde rafa kalktı.
Gazetecinin yerini de troller aldı.
Devletin, pardon Bay Başkan’ın Bakanı bile trol ordusu kuruyorsa, sözün bittiği yerdeyiz demektir!
Sözün ÖZÜ;
Basın Tarihi’nde Mumcu’nunayrı bir yeri vardır.
O gazeteciliğin altın sayfalarında kendine yer buldu.
Bunu da anasının ak sütü gibi hak etti.
Şimdilerde meslekte rezillik diz boyu!
Kimin eli kimin cebinde, pardon kaleminde.
Anlamak mümkün olmuyor.
Siyasiler gazeteciye haber değil,süfle veriyor!
Yazık ki yazık!
Sakıncalı Piyadeyi katledilişinin 30. Yılında Selda Bağcan’ ın dinledikçe içimizi burkan parçasıyla saygı ve özlemle arıyor ve anıyorum.
Uğurlar olsun
Bir pazar sabahıydı, Ankara kar altında
Zemheri ayazıydı, yaz güneşi koynunda
(Ucuz can pazarıydı kalemim düştü kana, kalemim düştü kana)
Zalımlar pusudaydı bedenim paramparça
(Ucuz can pazarıydı kalemim düştü kana, kalemim düştü kana)
Uğurlar olsun, uğurlar olsun
Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
Bir keskin kalem, bir kırık gözlük
Yürekli yiğitlere hatıran olsun
Çevirdim anahtarı apansız bir ölüme
Şarapnel parçaları saplandı ciğerime
(Ucuz can pazarıydı kan doldu gözlerime, kan doldu gözlerime)
İsimsiz korkuları katmadım yüreğime
(Bembeyaz doğruları yaşadım ölümüne)
Uğurlar olsun, uğurlar olsun
Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
Bir keskin kalem, bir kırık gözlük
Yürekli yiğitlere hatıran olsun