HABER ARŞİVİ    |    GÜNCEL    |    ÖZEL HABER    |    SİYASET    |    KÜLTÜR SANAT    |    EKONOMİ    |    FOTOHABER    |    SPOR
 
 
Dr.E.Akalın yazdı. Şabaş, Ahmet Ağa’dan 300 Lira !..


11 Ocak 2015 Pazar 10:30

Yazı başlığının ilk sözcüğü olan ‘Şabaş’ kelimesi, Anadolu sınırlarında yaşayanların çok iyi bildiği bir terimdir. Bir Türkmen geleneği olarak bilinir. Yörelere göre değişen bu folklorik terim; caba, şabe, şabaş’ diye adlandırılır. Bir ‘saba geleneği’ uzantısıdır.

 

Bu gelenek, özellikle evlilik törenleri sırasında toplantının sonuna yaklaşırken, davetlilerin yeni çiftin hanesine ve bütçelerine katkı olsun diyerek armağan edilen çoklukla altın takı veya nakit para toplanmasını içerir.

Biz, yazımız içeriğinde Çukurova bölgesinin tercih ettiği ‘şabaş’ sözcüğünü kullanacağız.

Saba geleneği uyarınca, özellikle düğün törenlerine özgü bu yaklaşım, töreni yöneten hatırlı kişinin ‘Atkı törenine davet’ çağrısı ile başlatılır.

Atkıyı yönlendirmek görevi, düğüne çağrılı olan müzisyen takımının asli vazifesidir.  Zira bu çalgıcı ve şarkıcılar, atkı sonucu elde edilen hâsılattan belirli bir yüzdeyi emeklerinin karşılığı olan ücret olarak nasiplenirler. Varsıl ev sahibinin atkıdan vereceği miktar az oranda olabilse bile, davetlilerin sosyal statüleri ve mali güçleri de yüksek olacağından, müzisyenleri mutlu etmeğe yeterlidir.

Atkı töreni olarak tanıttığımız saba geleneği şöyle uygulanır.  Düğün devam eder ve davetliler eğlenirken, müzisyenlerin lideri ekibini daha bir gayrete getirerek konuklara ‘ara gazı’ vermeye başlar.  Zurna veya klarnet daha güçlü üflenirken, davulun tokmağı oynak havalara özgü tempoya başlar.  Hele konuklara içki ikramı da yapılmakta ise, coşkusu artan davetliler piste davet edilerek halaya ve çiftetelliye katılımları sağlanır.

Pistte hünerlerini gösteren davetliler azıcık nefeslenmek için oturunca bu kez yönetici müzisyen, yanına aldığı davul ve zurna ekibi ile gözünü kestirdiği ilk davetlinin önüne gelir ve kalabalığın sesini bastıracak boyutta bağırarak davetlinin verdiği atkı miktarını tüm konuklara duyurur.  İşte bu seremoni, nispeten az varsıldan başlayarak en hatırlı daha varsıl ve de sosyal statüsü yüksek konuklara kadar gider.

Örneğin; “Şabaş, Ali Ağa’dan 300 lira !” denmiş ise, Ali’den üst düzen konumlu olan diğer konuk bu rakamın altında kalmamalıdır ve “Sabaş, Ahmet Ağa’dan 400 lira !” gibisinden uzayıp gider.  Sıra en hatırlı davetliye gelmiş ise; “Şabaş, Recep Ağa’dan 600 lira !” vurgusu ile liste devam eder.

Saba geleneği, kuşkusuz bir sosyal yardımdır.  Anadolu insanının yeni tütecek bir ocağa karınca kaderince cömert katkısıdır.  Ama asla bir devlet uygulaması sayılamaz!

Sayın Başbakan, birkaç gün önce yanına ilgili bakanları alarak bir basın toplantısı yaptı; ‘Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması’ başlığı altında devletin bazı katkılarını açıkladı.   Bu açıklamayı da “AKP İktidarı’nın sosyal politikası” başlığı altında bizlerle paylaştı.

Bu toplantı içeriğinde kadınların doğumları başına 300, 400 ve 600 lira gibi ek gelirleri olacağını ve doğumu izleyen günler de doğum sırasına göre çeyrek altın, yarım altın veya tam altın takılacağını bir muştu verircesine duyurdu.

Bu toplantı, size izah etmeye çalıştığım ‘Saba Geleneği’ inancının devlet eli ile topluma bir ara gazı olarak yansıtılması olmuştur, kanımca.  Anayasa hükümleri uyarınca sosyal devlet sayılmanın vurgusu açıktır.  En özel örnek ise size sunacağım Anayasa Mahkemesi’nin sosyal devlet tanımı ile belirlenmiştir.

 Anayasa Mahkemesi'nin 16-27 Eylül 1967 tarih ve K.1967/29 sayılı Kararında Sosyal Devlet kavramı şöyle açıklanır:

 

“Sosyal devlet; ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren ve teminat altına alan, kişi ve toplum arasında denge kuran, emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen, özel teşebbüsün güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayan, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal, iktisadî ve malî tedbirler alarak çalışanları koruyan, işsizliği önleyici ve millî gelirin adalete uygun biçimde dağılmasını sağlayıcı tedbirler alan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan, hukuka bağlı kararlılık içinde ve gerçekçi bir özgürlük rejimini uygulayan devlet demektir.”

 

Görüleceği gibi, devlet halkına lütfeder gibi ve atkı geleneğinde belirtildiği gibi, bahşiş dağıtır şekilde sosyal yardım yapamaz. Sosyal yardım, geleneklerle değil, hukuk yolu ile gerçekleştirilir.  Sosyal devletin asli görevi, halkını lütuf ve bahşiş gibi sosyal yardımlara muhtaç olmayacağı mali özerkliğe kavuşturmaktır.  Örneğin; kömür dağıtmak, makarna ve bulgur göndermek sosyal devletin asli görevi değil, olsa olsa sivil toplum örgütlerinin katkı sunacağı bir sosyal yardım çabası olabilir.

 

Sayın Başbakan, düğünlere has saba geleneği gibi atkı sepetine katkı sağlarken, bu gelenek içeriğinde olan yüzdelik primi de almak için genel seçim sandığını işaret buyuruyorsa, vay başımıza gelenler!

 

O zaman, AK-ŞAKA olarak kafam karışıyor; acaba kupon araziler ve ballı ihaleler yandaşlara dağıtılıyorken, acaba bir özel prim beklentisi de oluyor mu diye düşünmüyor değilim.  Ki, böyle bir mekanizma varsa, tabii ben bilemem ama bu davranışlar sonrası şeytan dürtmüyor değil kafamı, acaba diyerek!..

 

                                                                                               Erdal Akalın (11.01.2015)

 




 
  HABER ARA
 
 
  
  FLAŞ HABER
  EN ÇOK OKUNAN
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
  SOSYAL MEDYA

 




 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GÜNCEL HABERLER SİYASET HABERLERİ SPOR HABERLERİ GİZLİLİK İLKELERİ

 

fotohaber.net | İnternet Gazetesi | Resmi Web Sitesi | Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
fotohaber.net © Copyright 2005-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA