Bildiride, medyaya yönelik baskılarda yeni bir aşamaya girildiğine dikkat çekilerek, "Her gün bir yenisine tanık olduğumuz medyaya darbeyi esefle kınıyorum" denildi.

Mesajında, Cumhuriyet gazetesine yapılan operasyonun Türk basın tarihine kara bir leke olarak geçeceğini vurgulayan Demirağ, 15 Temmuz 2016'da meydana gelen hain darbe girişimi sonrasında yaklaşık 183 televizyon kanalı, radyo, gazete, dergi, haber sitesi ve yayın evinin kapatıldığına dikkat çekti. Hükümetin OHAL kapsamında ilan ettiği KHK'larla anayasal düzenin değiştirilmek istendiğini belirten Demirağ, şu ifadelere yer verdi:

"Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik bir operasyonla bu kurumun birçok yönetici ve yazarının gözaltına alınmasını, kınıyorum.Türkiye’de parlamenter demokrasi özellikle 15 Temmuz sonrası yerle bir ediliyor. Sıranın basın özgürlüğüne geldiği, son Cumhuriyet operasyonuyla ayan beyan ortadadır. Medya ve ifade özgürlüğü artık açıkça ayaklar altındadır. Türkiye’deki cumhuriyet düşüncesinden sonra, laik cumhuriyet rejimiyle yaşıt Cumhuriyet gibi bir gazetenin de böyle bir operasyonla tasfiye sürecine sokulması tesadüf değildir. Baskıcı ve gerici politikaların doğal sonucudur. Bunu sineye çekemeyiz."

"CUMHURİYET'E SAHİP ÇIKMAK BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE SAHİP ÇIKMAKTIR"

Cumhuriyet Gazetesi'nin şimdiye kadar laik ve demokratik hukuk devletini savunduğunu belirten Demirağ,mesajına şu sözlerle devam etti:

"Gazetenin ciddi anlamda mücadele ettiği "FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiası ile Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik bir operasyon başlatıldı. Cumhuriyet'e sahip çıkmak temel hak ve özgürlüklere, demokrasiye, hukuk devletine, basın özgürlüğüne sahip çıkmaktır. Bizler Cumhuriyet Gazetesi'nin yanındayız. Unutulmamalıdır ki; çiğnenen temel hak ve özgürlüklere bir gün, onları çiğneyenlerin de ihtiyacı olacak."