Akkuyu Nükleer Santrali için 22 Kasım’da görülecek ÇED davasına dikkat çekmek için 12 Kasım’da nükleer karşıtları bedenleri ile ‘Mersin Nükleere Hayır Diyor’ yazacak. ÇED davsı sürerken sahada yürütülen çalışmaların yasadışı olduğunu açıklayan Alpay Antmen, halkı mücadeleye destek vermeye çağırdı.
Mersin’in Gülnar İlçesi Büyükeceli Mahallesi’nde kurulmak istenen Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde, yasal zorunluluk olan çevresel etki değerlendirme (ÇED) süreci tamamlanmamasına rağmen yüklenici firma Akkuyu NGS A.Ş.’nin bölgede yürüttüğü çalışmalara ‘yasadışı’ tepkisi geldi.
Mersin Nükleer Karşıtı Platform (NKP), Akkuyu Nükleer Güç Santrali için alınan ÇED Olumlu Raporuna karşı Danıştay’a açtığı ve 22 Kasım 2017 günü görülecek duruşma öncesi konuyu bir kez daha kamuoyunun gündemine taşıdı.
Konuyla ilgili Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Mersin Şubesi’nde düzenlenen toplantıya; Mersin NKP Dönem Sözcüsü avukat Alpay Antmen, Tabip Odası Başkanı Dr. Ful Uğurhan, TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri ve EMO Mersin Şube Başkanı Seyfettin Atar, Makine Mühendisleri Odası Şube Başkanı Oğuz Akar Tülücü, Kimya Mühendisleri Odası Şube Temsilcisi Cevdet Günal Tüzün, Tüm Bel – Sen Şube Başkanı Canan Solak, TEMA Vakfı Şube Başkanı Perihan Saydan Pazarbaşı, Atatürkçü Düşünce Derneği Şube Başkanı Sacide Uluğ, Mersin Barosu Çağdaş Avukatlar Grubundan Bilgin Yeşilboğaz, avukat Sevinç Küçük ve birçok kurum/kuruluş temsilcisi katıldı.
NÜKLEER KARŞITI MÜCADELE BÜYÜTÜLMELİ
Kamuoyunu bilgilendirici açıklamayı yapan Dönem Sözcüsü Antmen, platformun 1970’li yıllardan bu yana Mersin’de nükleer santral yapılmaması için çok büyük emek sarf ettiğini anımsatarak, NKP’nin bileşenleri arasında akademik odalar, STK’lar, dernekler, aktivistler olduğunu anımsattı. Bugüne kadar ‘nükleere hayır’ dediklerini ve bugünden sonra da demeye devam edeceklerini aktaran Antmen, özellikle yürüttükleri hukuksal mücadele dikkat çekti.
Gelinen süreçte devam eden davalara ve ÇED süreci tamamlanmamansa rağmen Akkuyu’da inşaat sürecinin başladığını belirten Alpay Antmen, “Bu günlerde geçmişe kıyasla nükleer karşıtı mücadelenin emekle, inatla büyütülmesi gerekmektedir.
SAHADA AKTİF ÇALIŞMA VAR!
Akkuyu Nükleer Santrali sahasında, sahaların tümünde iş makinası ile önceden çalışma yapıldığı ve halen bir kısmında çalışmaların devam ettiği, çalışmaların kazı, dolgu ve tesviye şeklinde olduğu, her ne kadar bu sahada proje şirketi adına bakanlıkça maden işletme izni verildiğinden bahsedilse de çalışmaların yürütüldüğü alanların bir kısmının bu izin alanının dışında kaldığı, bazı sahaların izin sahasında kalsa dahi taşmalar olduğu, Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde kazı ve dolgu çalışmalarının devam ettiği, Maden İşletme İzin alanı dışında kalan sahada idari bina, yemekhane, WC, iş makinaları, tamir bakım atölyesi, araç park alanı ve çeşitli ekipmanlar gibi tek katlı ve prefabrik yapıların yer aldığı, bazı alanların büyükçe kısmının dolgu ile doldurulduğunun, bazı sahalarda delici ve çeşitli iş makinalarının bulunduğu, sahada hafriyat çalışmalarının yapıldığı daha önceden 2013 Mahkeme kanalı ile tespit ettirilmiştir.
YAPILAN HER TÜRLÜ İŞ VE İŞLEM YASAL MEVZUATA AYKIRI!
Son süreçte ÇED olumu Raporu hakkındaki davada 2016 yılında keşif icra edilmiş olup, bu davaların Danaıştay’daki duruşması 22 kasım Çarşamba günü Ankara’da yapılacaktır.
Çevre Kanunu’nun 10 maddesindeki ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez’ hükmü açıktır. ÇED süreci şu anda durdurulmuş olup proje ile ilgili ÇED kararı mevcut değildir ve bu sebeple proje alanında hiç bir işlem yapılamaz, yapılan her türlü iş ve işlem yasal mevzuata açıkça aykırıdır. ÇED süreci tamamlanmadan ve Çevre Kanunu 15 maddesine göre kanun ve yönetmeliklere aykırı olarak yapılan faaliyetlerin derhal durdurulması, yapılanların derhal düzeltilmesi ve sahanın eski hale getirilmesi, inşaata başlayan ve faaliyette bulunanlar hakkında yine Çevre Kanunu’nun 20.maddesi gereğince idari para cezası kesilmesini ve gerekli adli işlemlerin yapılması gerekmektedir” diye konuştu.
NÜKLEER FELAKETİN TELAFİSİ İMKANSIZ
Nükleer santrallerin kurulumunun uzun süren ve yüksek maliyetli tesisler olduğunu da dile getiren Alpay Antmen, ömrünü tamamlayan tesislerin sökülmesi işleminin de uzun süreli ve oldukça riskli olduğunu vurgulayan Antmen, “Ayrıca dünyada şu ana kadar radyoaktif atıkların güvenle saklanabilmesine yönelik bir formül bulunabilmiş değildir. Doğa olaylarının (Deprem, tsunami vb.) çokça yaşandığı dünyamızda nükleer santraller sürekli kaza tehlikesi taşımaktadırlar.
İşte: Silifke Akkuyu’da Nükleer Santral yapılması projesi yıllardır gündemimizden düşmüyor. Yıllardır söyleniyor: bu santralin Akkuyu’da yapılması, kentimize, ülkemize, ekonomimize, doğamıza, yaşam çevremize sayısız, geri dönüşsüz ve telafisi imkansız zararlar doğuracaktır. Bu Nükleer Santral Akdeniz’in ekosistemini bozacak; tarımını, turizmini, insan sağlığını, yaşamı tehdit edecek düzeyde etkileyecektir. Ayrıca bölgemiz nükleer atık deposuna dönüşecektir.
Mersin’in yaşanabilir bir Kent olarak kalmaya devam etmesi için hep birlikte mücadeleye devam etmek zorundayız. Tüm bu hususlara dikkat çekmek, Danıştay duruşmasını hatırlatmak için 12 Kasım 2017 saat 12.00 da Tevfik Sırrı Gür Stadyumu önünde insanlarımız ile ‘Mersin Nükleere Hayır Diyor’ yazacağız. Katkı ve desteğinizi bekliyoruz” dedi.