Tarımsal Öğretimimiz 10 Ocak 1846 yılında İstanbul Ayamama Çiftliğinde kurulan Mektebi Zirai Şahane ile başlamış, 1892 de Halkalı Ziraat Mektebi ile ilerleyen Tarımsal Öğretim, her yılın 10 Ocak tarihinde tüm yurtta törenlerle, etkinliklerle, söyleşilerle kutlanmaktadır. 1933 yılında tarımsal öğretim faaliyetleri yeni yasa ile Yüksek Ziraat Enstitüsü adı ile sürdürülmüştür. Bu enstitü 1948 yılında çıkarılan yasa ile Ziraat Fakültesi adını alarak Ankara Üniversitesi’ne bağlanmıştır. 1955 yılına kadar Ankara da ve Türkiye’de tek Ziraat Fakültesi olan bu okul, daha sonraları çoğalarak bugün 43 Ziraat Fakültesine kadar ulaşmıştır.1980’den sonra tarımsal eğitim ve öğretimde ciddi bir deformasyon ve dejenerasyon meydana gelmiştir.Fakülte sayıları bir bir artarken bölüm ve öğrenci sayıları birkaç misli arttırılmış ve Ziraat Mühendisleri mezuniyetlerinden sonra çok ciddi bir istihdam sorunu ile karşılaşmışlardır.Bu durum doğal olarak Ziraat Fakültelerini tercih eden öğrenci kalitesini de olumsuz etkilemiştir.Bugün 43 fakültenin 37’sinde öğretim yapılmaktadır. Ziraat Mühendisleri, Su Ürünleri Mühendisleri ve Tütün Teknolojileri Mühendisleri olarak ülke tarımını kamu yararı gözeterek daha ileriye götürmek, aklın ve bilimin ışığından ayrılmadan toplum ve üreticilerimiz lehine kullanmayı hedefleyen bu gençlerimizi yetiştiren fakültelerimizde, toplamında 16 bölüm 174 programda 1600’e yakın öğretim elemanı bulunmaktadır. 2020 yılında Ziraat Fakültelerinde 5524 öğrenci kontenjanı açılmıştır. Bugüne kadar Ziraat Fakültelerinden mezun Ziraat Mühendisi sayısı 125 bine yakındır. Fakültelerimiz her yıl 5 bine yakın mezun vermektedir. Bu duruma maalesef planlı programlı, geleceği görerek değil, yeni fakülteleri popüler isimlerle süsleyerek geldik. Fakülte sayısının artışına bağlı olarak tarımsal yüksek öğretimde kalite ve mezuniyet sonrası istihdama ilişkin sorunlarda her geçen gün daha da artmaktadır.
PANDEMİ SÜRECİNDE ZİRAAT MÜHENDİSLİĞİ…Son bir yıldır yaşanan pandemi süreci tarımsal üretimin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Fakat gelin görün ki uzun süredir kamuda kendine yer bulamayan meslektaşlarımızın içinde bulunduğumuz süreçte meslek icraları noktasında iki seçenekleri bulunmakta ya özel sektörde çalışabilme veya BKÜ satış bayiliği yapabilmekteler. Birçok platformda bakanlık yetkililerine bu konuda Odamızın çözüm önerilerini ilettik, hala bir sonuç alabilmiş değiliz.
Peki Tarımsal Öğretim konusunda ne yapılmalı?
1)Ziraat fakülteleri Tarımsal öğretimde akıllı tarım uygulamalarını entegre etmelidir. 21.yüzyılda yapay zekayı, teknoloji 4.0 ‘ı konuşurken müfredatta uygulamalı olarak bunların içerikleri, dünyadaki örnekleri anlatılmalıdır.
2)Ziraat Fakültelerinin geçmişte bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi sayılarının azaltılması, öğrencilerin başka bilim alanlarına yönlendirilmesi gereklidir. Tarımsal sigorta,Yenilenebilir enerji kaynakları, Tarımsal biyoteknoloji konularına müfredatta yer verilmelidir.
3)Ziraat Fakültelerinde uygulamalı eğitime ağırlık verilmelidir; ve en az bir dönem mümkünse iki dönem sektörel staj yapılması zorunlu olmalıdır. Bu staj sonrasında mümkünse ihtisas konusu seçilmeli. Yani iki dönem staj 4+1 yıllık eğitim yapıldığında belli bir konuda ihtisaslaşmış Ziraat Mühendisi kavramı danışmanlığa doğru evrilmelidir.
4) Kamu kuruluşlarının küçültüldüğü, öğrenci sayısının çığ gibi arttığı günümüzde, kaliteli uygulama ve staj yapabilmek için tam teşekküllü araştırma ve uygulama çiftliğine sahip fakülteler tercih edilmelidir. Tarımsal öğretimin uygulama alanlarına, laboratuara, Ar-Ge’ye dayanması zorunludur.
5) Ziraat Müh
endislerine istihdam sağlayabilmek adına Tarım ve Orman bakanlığının, Tarım Birliklerinin, Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerinin, Ziraat Odalarının ve Yerel yönetimlerin bölge genişliklerine göre belli sayıda Ziraat Mühendisi almaları gerekmektedir.
6)Tüm bunlar proje kapsamına alınıp hayata geçirilirse, Tarım ve Orman Bakanlığından meslektaşlarımıza getirdiği BKÜ sınavını kaldırmasını ve diğer meslek mensuplarını da bu işin eğitimini alan Ziraat Mühendisleri yerine ikame etmemesini talep ediyoruz.
Değerli meslektaşlarım tarımsal politikalarımızı ithalata göre değil, üretime ve ihracata göre planlanmalıyız, bu konuda tecrübeli insan kaynaklarımızdan makro seviyede faydalanmamız, dünyadaki son gelişmeleri yakından takip etmemiz gerekmektedir. Gelişmiş tüm ülkelerde bu böyledir, sanayileşeceğiz diye yaşamsal önemi olan tarımsal üretimden asla vazgeçemeyiz, her iki sektör birbirine paralel olarak geliştirilmelidir. Sektörün sıkıntılı bir süreçten geçtiği bugün, pandeminin gölgesinde kutladığımız 175. Yıldönümümüze katılımınızdan dolayı siz değerli meslektaşlarımıza şahsım ve şube yönetim kurulu adına teşekkür eder saygılar sunarım.
NECMİ BİRİM
TMMOB ZMO MERSİN
ŞUBE BAŞKANI