8 Mart kadınların eşit işe eşit ücret, günde 8 saat çalışma ve doğum izni talepleriyle 1857 yılında başlattıkları eşitlik mücadelesinde, hakları uğruna can verdiği gündür.
Günümüzde 8 Mart’lar, kadın sorunlarına çözüm önerilerinin kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın kaldırılması ve kadına yönelik şiddete son verilmesi istemlerinin bir kez daha dile getirildiği; Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslar arası bir gündür.
Yoksulluk, eşitsizlik ve sosyal adaletsizlik dünyada kadınları erkeklerden daha çok etkilemektedir. Halen tüm toplumlarda kadınlar daha az eğitim almakta, okuma yazma öğrenmeleri engellenmekte, yoksulluğa mahkum kılınmakta, aynı işi yaptıkları halde daha az para kazanmaya devam etmektedirler. Görünmeyen ev içi emekleri karşılıksız ve sosyal güvencesiz kalmaktadır. Dünyada özel mülkiyetin sadece yüzde 1’i kadınlara aittir. Pek çok erkek, ailenin finansal kaynaklarını kontrol altında tutmakta, kadının ne kadar para harcayacağına karar vermektedir. Dünya üzerinde çok az kadın kendi kişisel ihtiyaçlarının tamamını karşılayacak kadar para kazanabilmektedir. Kadınlar, dünya nüfusunun yüzde 50’sini, yeryüzündeki toplam işgücünün üçte ikisini oluşturur. Ancak kadınlar dünya gelirlerinin yüzde 10’unu almakta ve dünyanın mal varlığının yüzde 1’ine sahip bulunmaktadır. Yaşamın bütün alanlarında çalışma alanında, istihdamda, karar alma mekanizmalarında, politikada kadınlar nüfus oranında temsil edilmemektedir. Bugün yeryüzünde her 3 kadından biri şiddetin değişik biçimlerine, ekonomik, sosyal, psikolojik, fiziksel şiddet ve tacizlere maruz kalmaya devam etmektedir. Kadına yönelik ayrımcılık ve bunun uzantısı şiddet; bir insan hakları ihlalidir, münferit değil, sistematiktir. Bu nedenle, engellenmesi de ancak sistemli ve etkin bir mücadele ile gerçekleşebilir.
Çocuk hakları insan haklarının somut içeriğini oluşturur. Çocuk gelinler sorunu, yoksulluk, ataerkil zihniyet, çok çocuklu aile yapısı, kadının eğitimsizliği, kadının statüsünün düşüklüğü, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı gibi çok yönlü nedenlerden kaynaklanmaktadır. ‘Çocuk Gelin’, ‘Çocuk Anne’ olgusunu beraberinde getirmekte, erken yaşta evlilikler kız çocuklarının cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarını ihlal etmekte ve anne-bebek ölümlerine yol açmaktadır. 2012 yılında 18 yaş altında evlendirilen, resmi kayıtlarda yer alan kız çocuk sayısı 40 bin 428’dir. Bu toplumsal soruna kalıcı çözüm için okul öncesi eğitimden başlayarak çocukların küçük yaştan itibaren bilgilendirmesi ve bilinçlendirmesi için uzun soluklu çalışma yapılmasında yarar vardır. Evlilik yaşı; 18 yaşın doldurulması koşuluna bağlanmalı, TCK’da cinsel istismar mağduru çocuk yaşı 15 yaştan 18’e çıkarılmalı, çocuğa karşı işlenen suçlara verilecek cezalarda haksız tahrik indirimi yapılmamalıdır. Çocuk gelinler sorunu her yönüyle ele alınmalı, kız çocukların eğitimi, okula devamları, istihdama katılımları desteklenmeli, ülkemizde sürdürülebilir kalkınmanın etkin bireyleri haline gelmeleri sağlanmalıdır.
Gerçek demokrasinin temel kriteri olan kadın erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesi gerekirken; kadın sorunlarının görmezden gelinmesine, kadın sorunların çözümü için kurulmuş olan kurumların, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun kaldırılmasına yönelik girişimlere son verilmedir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve uluslar arası sözleşmelerle güvence altına alınmış bulunan kadının insan haklarını tanımak ve geliştirmek kadına yönelik şiddeti önlemek; uluslar arası kuruluşların, siyasi iktidarların ve devletlerin olduğu kadar, medyanın, toplumun hepimizin sorumluluğundadır.
Bu güzel dünyada yalnız yaşamıyoruz. Kadınlarımızı anladığımız, saygı duyduğumuz, yaşam ve özgürlük hakkı başta olmak üzere sağlık, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine kavuşma, mal ve mülk edinme, çalışma, işine seçme özgürlüğüne saygı duyulduğu ölçüde mutlu bir dünya kurmuş oluruz. Ülkemizin ve dünyamızın daha eşitlikçi, daha yaşanabilir hale gelmesi için erkeklerle yan yana çalışmayı hedefleyen biz kadınlar; eşitliği, özgürlüğü, hakça bir yaşamı, onurlu çalışmayı, eğitim, sağlık ve soysal güvenlik hakkında eşit bir şekilde yararlanmayı savunmaya devam edeceğiz.
Birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 8 Mart’ta; bütün dünya ve ülkemiz kadınlarının Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, kadınların birey ve vatandaş olarak haklarının korunması yolunda yürüme azminde olduğumuz kamuoyuna duyuruyoruz.