Akdeniz Belediyesi Zabıta Müdürlüğü tarafından, Mersin kent merkezinde dilencilik yapanlara karşı bir dizi operasyon yapıldı. Mersin ve Akdeniz’in en kalabalık olan cami ve caddeleri kontrol edildi. Uygulamada, halkın dini ve vicdani duygularını istismar eden dilenciler, ekiplerin çalışmasıyla çarşı merkezinden toplanarak Zabıta Müdürlüğü’ne getirildi. Kimlik tespitleri ve gerekli yasal işlemleri yapılan dilencilerin üzerleri arandı. Yakalanan dilencilerin büyük çoğunluğunun Suriye uyruklu olduğu ortaya çıktı.
Eş Başkan Mutlu: ‘Dilendirilen, zorla çalıştırılan çocuklar sorunu büyüyor’
Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Yüksel Mutlu, ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan insanların büyük çoğunluğunun, açlık ve yoksullukla yüz yüze bırakıldığını, bu nedenle de dilenmek zorunda kaldıklarını söyledi. Mutlu, “Suriye’deki iç savaş nedeniyle Türkiye’ye sığınan insanların bir kısmı, yaşadıkları kentlerde dilencilik yaparak geçimlerini sağlamaya çalışıyor. Ancak bu durum ciddi bir sosyal sorun haline gelmiş durumda. Birçok kentimiz gibi Mersin de sorundan nasibini alıyor. Kentte dilenenlerin sayısı maalesef her geçen gün artıyor. Yine Suriyeli küçücük çocukların işleyen trafikte, sürücülere su satmaya çalışması veya arabaların camlarını silmeleri de can güvenlikleri için çok büyük tehlikeler yaratıyor. Sokaklarda dilenmeye veya çalışmaya zorlanan minik çocukların psikolojisi ve bedeni üzerinde onarılmaz travmalar oluşuyor” dedi.
‘Kalıcı çözümler üretilmezse, sorunlar daha da büyüyecek’
Sözlerini, “Akdeniz Belediyesi olarak, görev ve sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyor, belli aralıklarla bu kişilere yönelik uygulama yapıyoruz” şeklinde sürdüren Eş Başkan Yüksel Mutlu, “Akdeniz sınırları içinde, halkın dini ve vicdani duygularıyla oynayarak dilenenlere karşı uygulamalarımız sürecek. Yurttaşlarımız da hassas davranmalı, dilenmeyi özendirmemelidir. Ancak bilinmelidir ki bu tür uygulamalar, böylesine ciddi bir sosyal soruna kalıcı çözümler üretemez. Elbette ülkelerinden kaçmak zorunda kalan bu insanlar da dilenmekten hoşnut değildirler. Bu noktada özellikle devlet ve hükümet yetkilileri ve yereldeki mülki idareciler, emniyet görevlileri sorumluluk alarak toplumsal bir sorun haline gelen bu yarayı iyileştirmek zorundadır. Devletin ve ilgili kurumların, bu insanların barınma, beslenme ve istihdam ihtiyaçlarına da çözüm üretmelidir. Aksi halde ilerleyen günlerde bizleri çok daha ciddi sosyal ve toplumsal riskler bekleyecektir” diye konuştu.