Kalem, sözcük anlamý dýþýnda özel bir amaçla da kullanýlan bir kavramdýr. Özellikle Osmanlý Devleti içeriðinde kalem demekle devlet dairesi demek eþ anlamlý olarak kullanýlmýþtýr. Burada görev yapan memurlara da, yani eski dilde kâtip, yeni Türkçe ile yazman denen görevlilere de o devirler de kalem efendisi denirmiþ.
Kalem efendileri, devrin okumuþ yazmýþ, eðitim görmüþ bilgili kimseleridir. Eþ deðer yabancý sözcüklerde de yeri olduðuna göre, demek ki sadece Osmanlý dönemine iliþkin bir kavram deðildir (Örneðin; Ýngilizce ‘item master’ veya Fransýzca ‘maitre de l’article).
Kaldý ki, kalem demekle nispeten kýdemli bir memuriyete de iþaret edilmiþtir. Örneðin; günümüzde ‘özel kalem’ denen, eskinin ‘kalem-i mahsusa’ pozisyonu, üst düzey yöneticinin yanýnda çalýþan özel yetenekli kâtipleri iþaret ederdi.
Kalem efendileri, eski yýllarýn okuma ve yazma eðitiminin çok az kiþilere kýsmet olduðu yýllar için artý deðer olarak toplumun gözünde büyütülmüþtür. Hatta adlarýna þarkýlar bile düzülmüþtür. Mesela; “Kâtibime kolalý da gömlek ne güzel yaraþýr!” gibi.
Günümüzün sosyolojik geliþmeleri okuryazar oranýný ciddi boyutta arttýrmýþ ve toplumun her kesimi eli kalem tutar hale gelince, kalem efendileri deyimi de unutulmuþtur. Hele bir de elektronik yazý araçlarý devreye girince, deðil kalem efendileri, kalem bile unutulmaya baþlamýþtýr.
Ýngiltere’de ünlü kalem üreticisi olan Bic firmasý, 1000 genç üzerinde bir çalýþma yapmýþtýr. Ýþte sonuçlar;
- 10 kiþiden bir gencin kalemi yoktur;
- Üçte biri hayatýnda hiç mektup kaleme almamýþ;
- % 80’i, yaþamýnda hiç el yazýsý ile aþk mektubu dahi yazmamýþ;
- % 56’sýnýn evinde A4 kâðýdý bile yokmuþ;
- % 25’i yaþ günü gibi özel günleri kutlamak için eline kalemi almamýþ.
Demek ki, elektronik dönemin fendi, kalemi ve hatta kâðýdý da yenmiþtir!
Yazýmýn sonuna gelirken, bir kiþisel anýmý da bu nedenle aktarmak isterim. Yýllar önce, çalýþmakta olduðum yabancý kökenli þirketin ecnebi genel müdürü için yaþ günü kutlamasý tertiplenmiþti. Ben de davetliler arasýnda idim.
Adettendir, bu tür kutlamalar için eliniz boþ gidemezsiniz, bir armaðan götürerek yaþ günü kutlanan kiþiye jest yapmak gerekir. Hele o kiþi bir de çalýþtýðýnýz þirketin genel müdürü, yani patronunuz ise, mutlaka bir hediye sunmak gerekir.
Ben, ne armaðan alayým diye çok düþünmedim. Çünkü reçetelerin dolmakalemlerle veya en azýndan tükenmez kalemle yazýldýðý o yýllar da hobilerimden bir tanesi de kaliteli birkaç kalem sahibi olmaktan geçerdi. Bu nedenle de piyasada çok iyi olduðu bilinen ünlü markalý ve kaliteli bir dolmakalem aldým. Yanýnda da yedek kartuþlarý ile sundum.
Patron kurdele sarýlmýþ güzel ambalajlý kutuyu açtý ve aldýðým dolmakaleme heyecanla baktý. Gözlerinin içi gülerek bana teþekkür ederken; “Erdal, hayatýmýn ilk dolmakalemi!” dedi.
Ýtiraf edeyim, altmýþ yaþýný aþmýþ bu üst düzey yöneticinin ilk kez dolmakalem sahibi olmasýný önce bana yönelik bir teþekkür jesti kabul etmiþtim. Ama dayanamayýp sordum; “Gerçekten mi ilk dolmakaleminiz bu oldu?”.
Evet deyince, anladým ki bizim henüz yeni tanýþmakta olduðumuz elektronik yazma ve okuma devri benim patronumu çoktan zehirlemiþ ve dolmakalemle yazý yazmanýn güzelliðinden onu yýllarca mahrum etmiþti!
Bence siz siz olun, çocuklarýnýza ve özellikle torunlarýnýza gösterebilmek adýna evdeki dolmakalemlere sahip çýkýn!
Belki, benim çocukluk anýlarýmda olduðu gibi, babalarýmýzýn ceketin göðüs cebine itina ile yerleþtirdiði ‘stilo’ denen dolmakalemleri sizler onlar kadar iþtiha ile takmayabilirsiniz. Ama o kalemleri kullanmýyor olsanýz bile havanýz yeter, torunlarýnýzýn gözünde bir anýnýz canlý kalsýn!..
Evet, birçok þey gibi, kalem efendileri de tarihte bir yaprak oldu!..
Erdal Akalýn (04.11.2015)