HABER ARŞİVİ    |    GÜNCEL    |    ÖZEL HABER    |    SİYASET    |    KÜLTÜR SANAT    |    EKONOMİ    |    FOTOHABER    |    SPOR
 
 
“Adalet Hissedilmeli”


2 Eylül 2014 Salı 09:18

Hak ihlallerinin had safhaya ulaştığı uyarısını yapan Mersin Barosu, “Adalet hissedilmeli” mesajı vererek, avukat ve hakimlere baskılara boyun eğmeme çağrısı yaptı.

 

Mersin Barosu Başkanlığı, 2014-2015 Adli Yıl Açılış Programı düzenledi. Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen programa; Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, CHP İl Başkanı M. Faruk Akar ve çok sayıda avukat katıldı. Mersin Büyükşehir Belediye Bandosu’nun da yer aldığı tören saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Daha sonra Baro Başkanı Alpay Antmen, Atatürk Anıtı’na çelenk koyarak, bir basın açıklaması yaptı.

Mensubu olmaktan onur ve gurur duydukları hukuk camiasının yeni adli yıla yine sancılı bir biçimde girdiğini söyleyen Başkan Antmen, “Bilindiği gibi; adalet, bir vicdan muhasebesi, bir duygu işi ve bir idealdir. Toplumu oluşturan yurttaşlar arasında adaletin var olduğu hissiyatının yaşayabilmesi hukuk devletinin varlığı ile mümkündür. Adalet için kendine hukuka adamak gerekir. Ne yazık ki bu adli yıla ülkemizde adaletin, hukukun üstünlüğü ile bağımsız ve tarafsız yargı kavramlarının artık toplum kesimlerinde bir anlam ifade etmemeye başladığı, vicdanların kanadığı, kısaca adalet duygusunun toplumda incindiği ve yargının saygınlığına gölge düştüğü günleri yaşayarak giriyoruz.

 

“HAK İHLALLERİ HAD SAFHAYA ULAŞMIŞTI”

 

Geride bıraktığımız adli yılda; yargı, siyasal tercihler çerçevesinde yeniden dizayn edilmiş, hukuk sistemimiz her gün darbe almış, toplumun hassasiyetle takip ettiği birçok davada hak ihlalleri had safhaya ulaşmıştır. Artık hiç kimse isimli davaların birer siyasi dava olmadığını söyleyemez. Adalet, bir toplumun can damarıdır. Adalet duygusunun yara aldığı toplumlarda artık bireylerin hak ve özgürlüklerinden söz edilemez. Bu gün güzel ülkemiz ve sevgili halkımız adalet ve hukuk anlamında yalnızdır.Bu gün biz Avukatlara daha büyük özveri ve görev düşmektedir.Bir toplumda bireylerin geleceklerini güvence altında hissedebilmeleri için yargının kurucu unsuru olan savunmanın temsilcisi biz Avukatların görev ve sorumlulukları çok daha önem kazanmıştır. Barolara ve avukatlara yönelen her  saldırı esasen yurttaşlarımıza verilen bir göz dağıdır; savunma hakkı, adil yargılanma hakkı, doğal hakim ilkesi gibi evrensel hukuk ilkeleri, özünde avukatlara değil, yurttaşlarımıza tanınan haklardır. Bu anlamda aslında savunma hakkına yönelen saldırılar yurttaşlarımıza saldırıdır. Bunun böyle bilinmesi gerekir.

Bu nedenle; bağımsız savunmayı dışlayan tarafgir ve ayrıştırıcı söylemlerin başarıya ulaşmaması gerekir. Savunmanın adli yıl açılış törenlerindeki varlığının öneminin Yargıtay Başkanlar Kurulu tarafından vurgulanması böylesi bir ortamda yüreklere su serpmişse de, bu kararın oyçokluğu ile alınması bile çok acıdır. Kim adli yıl açılışında savunma sussun, savunma olmasın diyebilir? Kim savunmayı adalet arayışının dışında tutmak isteyebilir ? tarih, Türk hukuk tarihi bunları yazacaktır” diye konuştu.

 

“SESİMİZİ KISMAYA KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ”

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamenter bir demokrasiye sahip olduğunun altını çizen Alpay Antmen, ülkenin kuvvetler ayrılığı prensibi ile yönetildiğini söyleyerek, kuvvetler ayrılığını kendi hedefleri önünde önemli bir engel olarak gördüğünü ifade etmekten çekinmeyen totaliter rejim heveslilerinin; savunmaya yönelmiş menfi tavrının, yurttaşa yönelmiş olduğunu belirtti. “Bu ülkede Baroların, hukukun, savunmanın ve biz avukatların sesini kısmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini bir kez daha ifade etmek isteriz” diyen Antmen, “Kuvvetler ayrılığı ilkesini tartışmaya açarak , yargı erkini yürütmenin bir kolu haline getirip siyasallaştırmaya çalışmak , demokrasiye olan tahammülsüzlüğün açık ifadesidir. Yürütmenin, eylem ve işlemlerinin yargının denetimi dışında tutulduğu sistemler ancak monarşilerde ve dikta rejimlerinde görülen uygulamalardır. Yargı erkini , önünde bir engel olarak gören anlayış, demokrasiyi içine sindirememiş bir anlayıştır” dedi.

 

“BOYUN EĞMEYİN”

 

Gelinen noktada, bu gün, ülkemizde artık anayasada ifadesini bulan hakimlik teminatının da bulunduğundan söz edilemeyeceğini bildiren Başkan Antmen, “Bu nedenle; bu süreçte tıpkı Barolar ve avukatlar gibi; laik, demokratik hukuk devletine yürekten bağlı olan hakim ve savcılarımıza da baskılara karşı biat etmemek ve boyun eğmemek görevi düşmektedir. Ülke olarak karanlık yıllardan geçtiğimiz böylesi bir ortamda rotası hukukun üstünlüğü olan tüm hakim, savcı ve avukatlara tarihi sorumluluk düşmektedir. Öncelikle yargıda paralel ya da başkaca sıfatla anılabilecek hiç bir oluşuma asla müsaade edilmemeli ve müsamaha gösterilmemelidir.Hakim ve Savcıların tek bağlı oldukları yer Yasalarımız ile bağımsız ve hür vicdanlarıdır. Cumhuriyet kazanımlarının teker teker yok edilmeye çalışıldığı bu günlerde, yargı bağımsızlığına dair geçmişte yaptığımız eleştirileri ne yazık ki mumla arar hale geldik. 17 Aralık sürecinden sonra görüldü ki bizler doğruları söylemişiz. Bu günden sonra yapılacak iş HSYK’nın tam bağımsız hale getirilmesidir. HSYK seçimleri hakim ve savcıları politize etmekte ve maalesef kamplara bölmektedir. Bu itibarla Adalet Bakanlığı’nın HSYK üzerindeki etkileri kalkmalı, kurul bağımsız olmalı, HSYK üyeleri bir dönem için yüksek yargı organları tarafından seçilmelidir.

 

“EŞİTLİK SAĞLANMALI”

 

Bu adli yılda her şeyden önce, avukatların yargı mekanizması içerisindeki yerinin ikincil bir konumda görülmesine son verilmesi ve savunma mesleğinin de en kısa zamanda anayasal güvenceye kavuşturulması ve ilk başta iddia makamıyla eşitliğinin sağlanması gerekmektedir. Hukuk fakültesi sayısının olağanüstü şekilde artması (bu gün için 150 ye yaklaşmıştır) ve mezun olanların hiç bir sınava tabi olmaksızın avukatlık mesleğini yapabiliyor olması, savunma mesleğinin geleceği açısından en büyük tehlikelerden biridir. O nedenle staja başlama ve avukatlık mesleğine kabul sınavları kesinlikle yapılmalıdır. Avukatlık kimliği resmi kimlik hükmünde olmasına rağmen, bazı kurum ve kuruluşlarca hükümsüz kabul edilmesi mesleğin saygınlığının hiçe sayılmasıdır. Bu adli yıl içinde bu sorunun artık ortadan kalması gerekmektedir. Mesleğe yeni başlayan avukatların sorunları avukatlık mesleğinin de temel sorunlarıdır. Özellikle genç avukatlar için vergi indirimi yapılması, onların ekonomik olarak  desteklenmesi gerekmektedir. CMK zorunlu müdafilik ücretlerinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi düzeyine çıkartılması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı; yine Avukatlık Kanunu’nun 180/e maddesindeki Adli Yardım için avukata ödenen ücretten yapılan %10 kesinti düzenlemesi kaldırılmalıdır. Noterlere ve mali müşavirlere sağlanan iş alanlarında, aslında avukatların etkin olması gereken alanlar avukatlara bırakılmalıdır.

Bilindiği gibi kamuda çalışan meslektaşlarımız, yürütme organını yargı yerlerinde temsil etmekte ve aynı zamanda idarenin hukuka uygun hareket etmesini sağlayarak Hukuk Devleti ilkesinin gerçekleşmesinde önemli rol oynamaktadırlar. Kamu avukatları sorumluluğu ağır ve zor olan görevlerini yürütürken hak ettikleri değeri görmemekte, hakim ve savcılarla kamu avukatları arasında ücret farkı her geçen gün kamu avukatları aleyhine bozulmaktadır. O nedenle, kamu avukatlarının özlük haklarının en kısa zamanda hakim ve savcıların seviyesine çıkarılması, ek gösterge, maaş ve emeklilik haklarının yeniden düzenlenmesi, Avukatlık Kanunu’ndan doğan vekalet ücretlerine dokunulmaması, yoğun iş yüklerinin hafiflemesi için hukuk birimlerinde görevli memur sayısı arttırılarak, fiziki ve teknik altyapı sorunlarının en kısa sürede çözümlenmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.

 

“MERSİN’İN BARIŞ KENTİ OLSUN”

 

Bu adli yılda da Mersin Barosu olarak, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve adalet düşüncelerini savunmaya aralıksız devam edeceğini bildiren Antmen, açıklamasını şöyle tamamladı: “Mersin’in barış, hoşgörü, ötekileştirmeme, diyalog, her fikre değer verme anlayışını özümseyerek, kente katkı vermeyi de ihmal etmeyeceğiz. Ülkemiz genelinde; yargı tam bağımsız olsun, adil yargılanma hakkı ve savunma hakkı kısıtlanmasın ülkemizde hep sevgi, kardeşlik, barış hakim olsun diyoruz. Dünyada ise her türlü savaşa hayır; her türlü zülüm, katliam, insan hak ihlalleri olmasın diyoruz. Artık Türkiye Cumhuriyeti iç barış ve huzurunu sağlamalı; komşuları ile sıfır sorun değil, komşularımızda sıfır terörizm felsefesi ile aktif rol oynamaya başlamalıdır. Biz Mersin Barosu olarak hiç bir siyasi mülahaza gözetmeksizin; laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan tüm uygulamaların karşısında yer alacağımızı; evrensel hukuk normları yanında aralıksız mücadele etmeye devam edeceğimiz bildirir, ülkemizde hukukun ve  demokrasinin geliştirilmesi için üzerimize düşen tüm sorumluluklarımızı yerine getireceğimizi tüm kamuoyu ile paylaşır; Ülke siyasetinin tüm aktörlerini daha duyarlı olmaya davet ederiz.

Unutmayınız; Hukuksuzluklar karşısında sessiz kalmak, yapılan ve yapılmak istenen bu yanlışlara ortak olmak demektir. Bu itibarla adli yıl tüm hukuk camiasına avukat, hakim savcı, adliye çalışanı ve tüm halkımıza hayırlı olsun diyoruz.

Ve en son olarak; Ey halkımız unutma: nerede hak ihlali varsa biz Mersin Barosu olarak orada olacağız; Hukukun üstünlüğü için, tam bağımsız ve yandaş olmayan yargı için adil yargılanma hakkı için, savunma hakkı için ve mesleğimiz için yıkılmaz bir kale gibi olarak dimdik ayaktayız. Biz Mersin Barosu olarak halkın avukatlarıyız”

 





 
  HABER ARA
 
 
  
  FLAŞ HABER
  EN ÇOK OKUNAN
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
  SOSYAL MEDYA

 




 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GÜNCEL HABERLER SİYASET HABERLERİ SPOR HABERLERİ GİZLİLİK İLKELERİ

 

fotohaber.net | İnternet Gazetesi | Resmi Web Sitesi | Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
fotohaber.net © Copyright 2005-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA