Ülke gündemimiz karmakarışık!  Hangisinden başlasam bilemiyorum sorunlarımızın.

Eğitim yılı başladı.  Çocuklarımız pozitif bilim kıstaslarına göre değil, dinin dogmatik kriterlerini esas alan bir eğitim ve öğretim düzenine göre eğitilmek üzere okullara yönlendiriliyorlar.  Öylesine komedi yaşanıyor ki, hahamın çocuğu bile İmam Hatip Okulları’na kayıt ediliyor.  Medyanın yalancısıyım ama galiba papazların çocukları içinde durum farklı değil!

MEB Sayın Nabi Avcı ise bilmem hangi yüzle açıyor yeni ders yılını.  Hani demişti ya Sayın Yılmaz Özdil bir makalesinde; “M.E.Bakanı’mızın dediğine göre; ‘Çocuklarımız Arap harfleri ile Türkçe gibi okuyacaklar ama anlamayacaklar! Eğitim diye buna derim ben.  Anlamayacaklar, bakacaklar, sonra da ‘Bakan’ olacaklar!”

İşte eğitim düzenimizin durumunun vaziyeti (!) budur!

Bir başka büyük sorun ise güneyimizde yatıyor.  Pardon yatmıyor, gittikçe bize yaklaşıyor.  Suriye ve Irak’ta büyüyen ve gelişen IŞİD tehlikesi orta-doğuyu kana bulayacak bir afete dönüştü.  Başkan Obama, uluslararası bir koalisyon ve koordinasyon düzenlemek istiyor IŞİD karabasanına karşı.  Tabii Türkiye de olmalı diyor bu grubun içinde.

IŞİD belasını yaratan ve büyüten A.B.D. ve batılı ülkelerdir aslında.  Rusya’ya karşı Afganistan da oluşturdukları Taliban güçleri gibi Suriye’de de Esat’a karşı IŞİD’i yarattılar.  Suriye ele geçirilsin diye bir muhalif güç yarattılar.  Elbirliği ile desteklenen bu yabanıl güce, Sayın Tayyip Erdoğan liderliğinde tüm AKP İktidarı destek oldu.  Güney illerimizden gönderilen TIR’larla lojistik destek sağlandı.  Güney illerimizin birçok kentinde sağlık merkezleri ve oteller bu militan teröristlere hizmet verir oldu.  Sınırlarımızdan da aylar boyu ellerini kollarını sallayarak geçmelerine göz yumuldu.  Mezhepsel sempati öne çıkarılarak bu destek tüm batılı istihbarat örgütlerinin gözleri önünde ve kimseye aldırılmadan sürdürüldü. 

Hatta eski A.B.D. Büyükelçisi’nin son söylemlerine bakılırsa, batılı ülkeler ve A.B.D.’nin uyarılarına dikkat edilmeden pervasızca yapıldı bu desteklemeler.

Öylesine ki, Barzani yönetimi bile; ‘Musul Konsolosluğunuz tehlike içinde, boşaltılmasına yardımcı olabiliriz’ derken, Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu ikilisi nerede ise ‘IŞİD bizim kankamız sayılır, bize zarar vermezler’ mantığı içinde idiler.  Şimdi ne oldu, 49 devlet görevlimiz IŞİD’in elinde rehine kaldılar.  Şimdi de sıkıysa batılı koalisyona ve koordinasyona sende katıl!

Bu yanlış politikanın iki kurmayı ise Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci ve ikinci yöneticisi konumuna geldi ki, artık sormayın gerisini!

Ekonomimiz ise diken üstünde yürütülmeye çalışılıyor.  Batılı derecelendirme kurumları bizleri uyarıyorlar arka arkaya.  Ama yapacak bir şeyler de kalmadı galiba.  Yılların taşıma suyu ile dönen değirmen, korkarım yolun sonuna geldi.  Dolar gene zirve yaptı son günde.  Basından izlediğimiz kadarı ile dışarıdan döviz girişi de kesilmek üzere.  2002 yılında 16. sırada yer alan yükselen ekonomiler sıralanmasında geldiğimiz nokta sonunculuk artık.  2013 yılının yeni sıralamasında 23. duruma düşmüşüz.

HSYK seçimi ise akıl almaz boyutlarda bir kaos konusu oldu.  Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu seçimler için nerede ise adına açıkça rüşvet denecek bir parasal adım attı.  Bakanlığın önerdiği adayları HSYK’na seçerlerse yargı insanlarımız, bunun karşılığında maaş zammı alacaklar.  Olmaz olmaz demeyin, çok şükür artık devletinde rüşvet verdiğini göreceğiz.  Devlet verecek vermesine de, acaba alacaklar bunu içlerine sindirebilecekler mi?!.

Bu arada dikkatimizi çeken bir iddianame, 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.  Beşiktaş Spor Kulübü’nün ünlü sempatizanlarını barındıran ÇARŞI Grubu için ağır cezalık bir duruşma başlayacağını öğrendik.  Sayıları şimdilik 35 ile sınırlı tutulan Beşiktaş taraftarı sporseverler, devlete darbe yapmak üzere örgüt kurmakla suçlanıyorlar.  Bu kişiler herhalde ellerine aldıkları futbol topları ile sert darbeler vurarak Türkiye Cumhuriyeti’nin surlarını yıkacaklar ve düzeni yerle bir edeceklerdi!

Güldürmeyin AK-ŞAKA’yı ey dostlar!  Gezi ve Taksim olgusunun korkusunu halen yenemeyen AKP İktidarı, eline yargı fırsatını geçirmiş halde insanlarımızdan, özellikle aydın insanlarımızdan intikam almak peşindedir.  Bazıları buna rövanş dese de, kanımca düpedüz intikam almak duygusudur bu!

Herhalde dünya spor ve özellikle futbol tarihine geçecek olan bir takımın sempatizanlarının darbe girişimi, korkarım ülkemizi demokrasisi gelişmiş ülkeler liginde en son sıraya sokacaktır.  Ki, İzlanda yenilgisinden daha ağır bir yenilgi olacaktır bu dava!

Onu bunu bilmem; yazarınız AK-ŞAKA, Galatasaray taraftarı olması baki kalmak koşulu ile bu yanlışa ve haksızlığa karşı durmak adına ÇARŞI’nın takımına transfer olacaktır!..

                                                                                                        Erdal Akalın (15.09.2014)