Konferanstan önce kısa bir konuşma yapan Toros Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Özer, 24 yıl önce ODTÜ’deyken Prof. Dr. Açıkgenç’in, Doçent olduğunu ve aradan geçen bunca yıldan sonra kendisini burada ağırlamanın çok mutluluk verici olduğunu söyledi.
Türkiye’nin nüfus olarak ilk 30 içerisinde, coğrafya olarak ilk 20 içerisinde, ekonomi olarak ilk 17’de olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Özer, “Maalesef bilime katkı konusunda ilk 200 içerisinde bile değiliz. Dünyanın en iyi 500 üniversitesi içerisinde ülkemizi yalnızca bir üniversite temsil ediyor. Bizim bir şehrimiz büyüklüğünde olan İsrail ilk 500’e 6, Hollanda ise 7 üniversite sokabiliyor. Bunun sebebinin iyi irdelenmesi gerek. Bence eğitim alanında bu kadar geride kalmamızın nedeni ezberciliğe dayanan eğitim sitemimiz ve en önemlisi de felsefe eğitimine yeteri kadar değer göstermememiz. Bizim ülkemizde bilgisayar kullanan çok insan var ama o teknolojiyi üreten insan çok az, Pilotumuz var ama uçak teknolojisi konusunda uzmanımız çok az. Özgür düşünceden uzak, felsefe eğitiminin etkili olmadığı topraklarda bilim gelişemez. Bilim kendine değer veren topraklarda yerleşir, bilime değer vermezseniz orayı terk eder” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Ahmet Özer’in konuşmasının ardından kürsüye çıkan Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç, Epistemolojinin tanımını yaparak konferansa başladı. Epistemolojiyi bilginin doğasıyla ve kaynağıyla ilgilenen bilgi felsefesi olarak tanımlayan Prof. Dr. Açıkgenç, Bilim gelenekleri tarihsel epistemolojiyi en iyi sergileyen toplumsal ve tarihsel süreçlerdir. Gelenek, bir toplumdaki fertlerin belli bir takım davranışlarının uzun süre icra edilmesiyle fertlerin zihinlerinde oluşan bu davranışların öğretisel yapı kazanması neticesinde topluma atfedilen örf, âdet ve alışkanlıkların bütünlüğüdür. dedi
İnsanlık tarihinde küresel olan 3 bilim geleneği olduğunu belirten Prof. Dr. Açıkgenç, Bunlar Eskiçağ Yunan Bilim Geleneği, İslam Bilim Geleneği ve Batı Bilim Geleneği’dir. Nasıl tıp dünyası için anatomi ve fizyoloji önemliyse felsefe açısından da epistemoloji bir o kadar önemlidir. İslam Bilim Geleneğinin bazı temel özellikleri şunlardır: Bilimin gayesini hakikat bilir. Bilimin kendine has yöntemi olduğunu kabul eder (Usul). Bilimi (ilmi) rahmet olarak görür; ancak merhamet olarak esas almaz. Bilimi (ilmi) bereket olarak esas alır; ancak rızık kapısı olarak görmez. Bilimde (ilimde) birliği esas görür (icmâ'); ancak çokluğu engellemez. Bilimde saygıyı esas alır; ancak eleştiriyi saygısızlık olarak görmez. Bilimde güveni esas alır; ancak eleştirel tutumu güvensizlik kabul etmez. dedi.
Bilim geleneklerinin birbirlerinden etkilendiğini belirten Prof. Dr. Açıkgenç, “Ortaçağ’da İslam Bilim Geleneği altın çağını yaşarken, Batı Dünyası bilim alanında çok gerideydi. Fakat şuanda dünya batı bilim geleneğini uyguluyor. Bunun birçok nedeni var. Örneğin günümüzde batı dünyasında bir bilim insanı yılda 70 Bin Dolar kazanırken, Abbasi döneminde o zamanının para birimini günümüze uyarlarsak bir bilim insanı ayda 30 Bin Dolar kazanıyordu. Bilim yayılmazsa ilerleyemez, desteklenmezse yayılamaz. Bilim adamları, bilimleri tek başına sırtlayıp yükleyemezler. Düşünce tembelliğine düşen toplumlar bilimsel düşünemezler” şeklinde konuştu.
İslam Bilim Geleneğinin bugün ölü olduğunu iddia eden Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç, “İslam Dünyasında maalesef 8. 9. ve 10. yüzyıllardaki hür düşünce ortamını göremiyoruz. Bu dönemlerde çeşitli kırılma noktaları olmuştur. O dönemdeki İslam Alimleri, insanlar diğer inanç sistemlerine kaymasınlar diye tek bir akide sistemi oluşturup diğer sistemleri din dışı sayma eğilimine girdiler. Bu yüzden fikirler tek inanç sistemi ekseninde gelişti ve donuklaştı” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Açıkgenç’e konferans sonrasında Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Özer tarafından plaket takdim edildi.
Prof Dr. Alparslan Açıkgenç, Prof Dr. Ahmet Özer ve Toros Üniversitesi Öğretim Üyeleri konferans sonrası Mersin Ticaret ve Sanayi Odası sanat galerisinde düzenlenen Adil Okay’ın fotoğraf sergisini ziyaret etti.
