CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün Mersin’in sorunlarıyla ilgili olarak TB MM’de yaptığı konuşma şöyle ;
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mersin ili ve ilçelerindeki sorunlar ile Silifke ilçesi Akdere ve Yeşilovacık beldesinde yapımı öngörülen termik santralin çevreye verdiği zararların ve etkilerinin araştırılması için verdiğimiz Meclis araştırması önergesi üzerinde söz aldım.
Sözlerime başlamadan önce, 2 Mart 1994 günü bu Mecliste yapılan bir darbeyle gözaltına alınan ve ardından yıllarca hapis cezasına çarptırılan DEP milletvekillerinin o gözaltına alınma olayını ve o darbeyi kınadığımı belirtmek istiyorum. Rahmetli Orhan Doğan'ın gözaltına alınırken Murat 124 arabaya bindiriliş şekli hâlâ benim gözlerimin önündedir. Şimdi geldiğimiz noktada o milletvekillerinin neden gözaltına alındığının sorusunun yanıtı bulunamamaktadır.
Değerli milletvekilleri, her seçim zamanında, her seçim öncesi Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı çeşitli vaatlerde bulunur, halka senetler verir, ancak seçim bittikten sonra o senetleri ödemez, halka verdiği vaatlerini yerine getirmez, tıpkı 2011 seçimlerinde İstanbul'da Marmara ile Karadeniz'i birleştirecek Kanal İstanbul Projesi gibi. O tarihin gündemini hatırlarsanız tüm televizyona çıkan AKP yetkilileri ve dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ikide bir bu Kanal İstanbul Projesi'nden övgüyle bahsediyordu ve bu projeye "mega proje" adını veriyordu, AKP yandaşları da bu projeyi anlata anlata bitiremiyorlardı. Şimdi, 2015 yılına geldik, ne oldu projeye; ben soruyorum, Kanal İstanbul Projesi ne oldu? 2011 seçim sürecinin temel propaganda aracı olan Kanal İstanbul'a ne oldu? Şimdi bir palavra daha ortaya attılar, AKP palavrası; şimdi 3 katlı geçit yapacaklarmış. 2019'a kadar da böyle idare edersiniz.
Şimdi, bakın, değerli milletvekilleri; işte bu AKP'nin yalanlarından Mersin ili ve ilçeleri de nasibini almıştır. 2002 yılında iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye'de olduğu gibi Mersin'in de sorunlarını çözmemiştir. Sorunların üzerine sorunlar eklenmiştir. Genel iktidarın, AKP iktidarının yarattığı bu sorunlar yetmiyormuş gibi şimdi de yerel iktidarın doğurduğu sorunlar gündeme oturmuştur.
2007 yılının 16 Haziranında, Mersin'de, Adalet ve Kalkınma Partisinin aday tanıtım toplantısında o dönemin Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen diyor ki: "Mersin 5 T'yle kalkınacak." Neymiş bu "T"ler? Bunlar ticaretmiş, tarımmış, turizmmiş, taşımacılıkmış ve Tüzmen'miş. Vallahi arkadaşlar, bu "T"lerin hepsi öldü, hepsi öldü; başta Tüzmen olmak üzere hepsi gitti bunların. Tarım öldü, turizm öldü, ticaret öldü, taşımacılık öldü, Tüzmen de kaçtı gitti.
Şimdi, Sayın Tüzmen diyor ki o tarihte gene: "Mersin, Akdeniz'in ticaret merkezi olacak. Bizim ekibi iyi tanırsınız, bu Mersin'i hak ettiği yere getireceğiz ve canımızla, kanımızla sonuna kadar çalışacağız. Önemli bir ticaret merkezi hâline gelecek. Mersin ihracatı milyar dolarları bulacak. Hatta 1 rakamını bulduktan sonra yanına sıfırları siz koyun." Değerli milletvekilleri, herkesin ekmek yiyeceğini ve herkesin zenginleşeceğini söylüyor ve "Limanı, demir yolu, kara yolu var, hava yolunu da Mersin'e biz getireceğiz." diyor. Tekrar ediyorum, "Hava yolunu da Mersin'e biz getireceğiz." diyor. Ben de o dönem gazetelere demeç verdim, "Bu AKP iktidarı bu hava yolunu yapsın, ben milletvekilliğinden istifa edeceğim." dedim, yıl 2007. Yıl kaç şimdi? 2015. Mersin'e havaalanı yapmadığınız gibi, o projeyi terk ettiğiniz gibi, gittiniz milleti kandırır gibi "Adana Şakirpaşa ile Tarsus Çiçekli arasına bölge havaalanı yapacağız." dediniz ve ihaleye çıktınız, müteahhit de kaçtı, gitti; gözünüz aydın.
Şimdi, Kürşat Tüzmen gene o sözlerinde diyor ki: "Biz geliyoruz, biz size şimdiye kadar gerçek vekillik yaptık, başkaları kaçtı, biz oradaydık; biz efendi siyaset yapacağız." Vallahi, kulakları çınlasın Sayın Tüzmen'in, Mersin'de o yok ama ben varım, ben Silifke'de varım hâlen.
Şimdi, AKP'nin Mersin'e getirdiği sorunlar bitmiyor, çözüm yok. Mersin'de işsizlik oranı Türkiye ortalamasının 2 katı. Genç işsizler daha çok. Eğer resmî oran yüzde 10-11 civarındaysa fiilî olarak Mersin'deki işsizlik oranı yüzde 20'lerdedir resmî olarak.
Değerli milletvekilleri, Mersin'in bölgesel, ulusal ve uluslararası havaalanı inşaatı derhâl tamamlanmalıdır. Liman ve organize sanayi bölgesi genişletilmelidir. Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi direkt mevcut otobana bağlanmalıdır. Turizm alanı ilan edilen yerler yatırıma açılmalıdır. Mevcut otoban Taşucu'na kadar uzatılmalıdır. Lojistik merkezler oluşturulmalıdır. Mersin-Antalya sahil yolu tamamlanmalıdır. Karboğazı Kayak Merkezinin takibi yapılmalı, termal sağlık turizmine açılmalı ve inanç turizmi yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bu elimde bir önerge var. Bu, Antalya-Mersin arasındaki duble yol mu, otoyol mu diyorsunuz onun ne zaman bitirileceği konusunda bir önerge vermişim. Çok verdim de, bu önergelerin hepsi Mersin ve ilçeleriyle ilgili verilen önergeler. Burada diyorum ki: Bu yol ne zaman bitecek? Binali Bey cevap vermiş: "Bu yol, 2013 tarihinin sonunda bitecek." Vallahi kulakları çınlasın Binali Bey'in, 2013 değil, 2023'e kadar bitmez o yol daha.
Gitti, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Taşucu'nda bir yol açılışı yapıyorum." dedi, 5 kilometrelik kısmına asfalt döktüler açtı. Maşallah, gerisi öyle duruyor, Gazipaşa'ya kadar duruyor, tünelleri duruyor. 2013'te bitecek yol, 2015, hâlâ daha biteceği yok, bitecek gibi de değil, 2023'e kadar da bitmez o. Yani siz iktidardan gideceksiniz, o yol gene bitmeyecek değerli arkadaşlarım.
Şimdi, ama buna rağmen Mersin'in batısında turizm alanı olduğu hâlde ve büyük bir turizm potansiyeli olduğu hâlde bu iktidar döneminde bir nükleer santral konduruldu oraya. Yani hediye edildi bir nükleer santral. O zaten bir rezalet. O nükleer santral -hep söyledim- yani evimizin misafir odasına hela yapmak gibi bir şey yani kabul edilebilirliği yok onun. Hem teknoloji bakımından kabul edilebilirliği yok çünkü VVER-1200 denilen teknoloji, üretime ve denetime alınan bir teknoloji değil; denenmiş, sınanmış bir şey değil. Uyduruk bir ÇED raporu düzenlediler, o ÇED raporundaki imzaların başkasına ait olduğu tartışılıyor, ÇED raporu mahkemelik.
Bunlar yetmiyor değerli milletvekilleri, üç tane daha oraya termik santral planlandı. O termik santralinin ÇED rapor toplantısı bölge halkın tepkisine yol açtı. Şimdi, Yeşilovacık'ta ve Akdere'de kömür yok. Bu termik santralleri kömürün yakılması yoluyla elektrik üretiminde kullanılır. Orada kömür yok, o termik santralin orada ne işi var? Orası tarım ve turizm alanıysa o termik santralini tarıma, turizme vereceği etkiler, vereceği zararlar hesaplanmış mıdır?
Yine, orada değerli milletvekilleri, Monacus, Akdeniz, Keşiş foku dediğimiz foklar var. Oraya bir liman yaptılar. O liman… Bu kürsüde günlerce söyledim, "Liman yapılıyor." dedim, Bakan "Biz durduruyoruz." dedi. Bitti, bitti, liman bitti şimdi, gözünüz aydın. Bakan hâlâ durduracak ve orayı Akdeniz fokları terk etti çünkü Akdeniz foklarının üretim mağaraları imha edildi arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, gerçekten Silifke'nin sorunları var. Önergeler verdik, "Karakaya Barajı yapılacak." dedik. 2007'de milletvekilleriniz çıktı vaatte bulundu, "Bu baraj yapılacak." dedi. Aksıfat Barajı var, yapılacak dedi. Yeni milletvekili olmuştuk o zaman, daha hâlâ yer fizibilitesi yapmakla meşguller. Bu sorunların çözümüyle uğraşıyorlar.
Ekonomiyi çok iyi idare ettiğinizi söylediniz. Ekonomiyi çok iyi idare ediyorsanız Cumhurbaşkanı niye ikide bir Erdem Başçı'ya, Ali Babacan'a veya Mehmet Şimşek'e saldırıp duruyor, onu anlamadım. Gerçi Cumhurbaşkanının konuşmasından da bu millete gına geldi. Fazla konuşmasın diye Cumhurbaşkanı yaptılar, hâlâ orada konuşuyor.
Bari yurt dışına gittiği zaman kafamız dinlensin, konuşmasın, bol bol yurt dışına gitsin.