Mazlum NURLU yaptığı açıklamada;
Çekler ticari alanda önemli bir ödeme aracıdır. Bir çek değerinin on katına kadar işlem hacmine sahip olabilmektedir. Fakat ekonomik kriz dönemlerinde itibarını yitirdiği için dolandırıcılık aracı haline gelmiştir.
Çek, itibarını sadece keşideciden almaz. Çeki veren bankalar da itibarını çekin arkasına koymak zorundadır.
Şu anda bankalar çek bedeli ne kadar olursa olsun sadece bin lirasından sorumludur. Bunun üzerindeki limitten sorumlu değillerdir.
Verdiğim kanun teklifine göre, Bankalar, verdiği çek defterinin her yaprağında ödemekle sorumlu olduğu limiti yazmalıdır.
Böylece bankaların karşılığını ödemek zorunda olduğu her çek yaprağının bir değeri olacaktır. Bu rakamlar müşterinin durumuna göre değişken olabilir.
Örneğin çek yaprağında bankanın güvence bedeli 5.000 lira ise yazılan çek miktarı ne kadar olursa olsun banka bundan sorumlu olacaktır. Bu rakam 20.000 veya 50.000 lira da olabilir.
Çek yaprağında belirtilen limitin üzerinde, çek bedeli yazılabilecek ancak bankalar sadece güvence verdikleri limit kadarından sorumlu olacaktır. Bu rakamın altında ise çek bedelinin tamamından banka sorumlu olacaktır.
Banka çek defteri verdiği her müşterisi için belirleyeceği limiti, çek yaprağına yazarak, bu çek yaprağının şu kadarı benim güvencem altındadır diye uyarmış olacaktır.
Çeki alan kişi, bu durumu bilecek yani çek yaprağının üzerindeki bankanın güvence verdiği miktarı görecek ve buna göre hareket edecektir.
Böylece karşılıksız çekler yüzünden yaşanan mağduriyetler giderilmiş olacaktır
Bazı bankalar halk arasında ALTIN ÇEK olarak ifade edilen uygulama ile muteber müşterilerinin çeklerini karşılıksız olsa bile ödemektedirler. Önerdiğim yöntem buna benzemektedir ifadelerine yer verdi.
Karşılıksız çek tutarının AKP döneminde 12 kat arttığını ve 2,2 milyar liradan, 27 milyar liraya çıktığını, hapis cezası kalkmasına rağmen, daha önce 110 bin kişinin bu yüzden hapse girdiğini hatırlatan NURLU; Karşılıksız çek için öngörülen adli para ve hapis cezalarının ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz içerisinde caydırıcı olmaktan uzak olduğunu söyledi.