Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Milletvekili Mersin Fikri Sağlar, adli yıl açılışının Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde yapılmasını eleştirdi.
Adaletin olmadığı yerde barış, barışın olmadığı yerde ise demokrasinin oluşamayacağını vurgulayan Sağlar, Ama ne yazık ki dün, ‘Dünya barış’ gününde, Türkiye’de adaletin, demokrasi ve barışın, ‘Birileri’ tarafında yok sayıldığını gördük.
Adli yılın açılışının yapıldığı yerin, yargı tarafından defalarca imar mevzuatına aykırı olduğu gerekçesiyle ‘kaçak’ olduğuna karar verildiği biliniyor. Ve bu mahkeme kararlarına karşı; ‘ RTE’nin, yıkabilecek olan varsa gelsin!’ diye yargıya meydan okuduğu da hafızalarımızda...
Yargının ‘yasa dışı’ olduğunu tespit ettiği ‘Kaçak sarayda’ yüksek yargı üyeleri toplandı.
Üstelik Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımadığını açıklayan, fiilen anayasaya aykırı hareket eden, yargı kararlarını yok sayan, kuvvetler birliğinden yana olduğunu her vesileyle söyleyen RTE’nin huzurunda, ‘bağımsız ve tarafsız olması gereken yargı mensupları, ayakta alkış tuttular.”
YARGININ YÜRÜTMEYE BİAT ETTİĞİNİN GÖSTERGESİ
Yaşan görüntüleri “vahim” olarak tanımlayan Sağlar, bu görüntü yargının yürütmeye biat ettiğinin göstergesi olduğu yorumunu yaparak, şunları söyledi:
“Ayrıca yargının içine düştüğü trajikomik görüntüdür. Çağdaş demokrasinin varlığının en somut göstergesi ‘muhalefetin iktidarla aynı düzeyde ve de iktidarı denetleyen güçlü bir konumda bulunmasıdır.’
Anayasa ve yasalar, iktidarların ‘Halkın hak ve özgürlüklerini, eşitlik ve adil paylaşımını gasp etmemesi’ için muhalefete yetkiler vermiştir. Muhalefetin olmadığı yerde basit tanımla demokrasi yoktur. Evrensel hukuk kurallarına göre; adaletin var olması ancak ‘iddia ve savunma makamlarının’ yan yana olmasıyla mümkündür.
Savunma hakkı kutsaldır. Adli Yılın açılışında; ana muhalefet partisi yoktu. Demokrasinin işlemediği görüldü! Savunma hakkının temsilcisi Türkiye Barolar birliği yoktu. Adaletin gerçekleşemeyeceği anlayışı yerleşti! Adalet ve demokrasinin olmadığı yerde barıştan bahsetmek artık daha da zorlaşmıştır.
Kaldı ki, yürütme ve yasamadan sonra yargıyı da ele geçiren zihniyet zaten toplumsal barışı yok saymaktadır.
Ülkede Kürtleri, Alevileri, çağdaş laik demokrasiden, hukuk ve Cumhuriyetin temel ilkelerinden bahsedenleri, ötekileştirmek için büyük gayret sarf ediyor.
Körfez Savaşı sırasında ‘1 koy 3 al’ oyununa gelmeyen, 1 Mart tezkeresiyle Ortadoğu’yu işgali ret eden Türkiye, RTE hırsı nedeniyle şimdi sınırlarımız ötesinde bataklığa doğru hızla yol alıyor. Sınırlarımızın ötesinde bizimle ilgisi olmayan bir savaşın tarafı olmak bizi uzunca süre kanlı bir serüvenin içine çekecektir. Artacak olan terörün müsebbibi olan olanlar bilmeli ki; yarınlarda akacak kanın ve kirli savaş nedeniyle gelecek şehitlerinin hesabını ömürleri boyunca veremeyecektir.”