Başarır basın açıklamasında şu sözlere yer verdi;
Bildiğiniz üzere Rusya federasyonu hükümeti ile Türkiye cumhuriyeti hükümeti arasında seçim bölgem olan Mersinde Akkuyu Sahasında bir nükleer güç santralin tesisine ve işletimine dair işbirliği anlaşması mensubu olduğum cumhuriyet halk partisinin, çevre derneklerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve duyarlı mersin halkının tüm itirazlarına rağmen 12 mayıs 2010 tarihinde imzalandı.
Bu anlaşma TBMM genel kurulunda, Türkiyede Hükümetler Arası Anlaşmanın uygun bulunduğuna dair kanun adı altında AKPnin oyları ile kabul edilip 21 temmuz 2010 tarihinde resmi gazete de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Geldiğimiz süreçte ise daha Akkuyu nükleer santralinin daha temelinde çatlaklar oluştu. İlk beton çatlağı temmuz ayında tespit edildi. Temeldeki çatlak betonlar kırıldı tekrar beton atıldı. Ancak daha sonra tekrar çatladı. Şimdi yeniden beton atma çalışmaları başladı. Şaka gibi
Ve bu durum başta mersin olmak üzere tüm halkımızı oldukça tedirgin etti.
Nükleer santral tamamlandıktan sonra olası bir çatlak ya da depremde bırakın Mersini Akdeniz haritadan silinir.
Nükleer Santral Kazasının Şakası Olmaz.
Hatırlarsanız, AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğanın nükleer patlamayı mutfaktaki tüp patlamasına benzetmişti. Bu tüp patlamasına benzemez.
Bakın, Japonyadaki nükleer kaza sonrası ilk 10 günde çevrede ölçülen radyasyon dozu bir yılda alınabilecek dozun 5000 katına çıktığı tespit edildi.
Sahibi %100 Rus Olasına Rağmen Oluşacak Zararlardan Türkiye Sorumlu
Ayrıca; sahibi %100 Rus olmasına rağmen Akkuyu Nükleer Santralinde ciddi bir kaza olması anında komşu ülkelerde meydana gelecek her türlü zarar ve kayıpların tazmininden Türkiye olarak biz sorumlu olacağız.
Nükleer atıkların ne olacağı belli değil
Dünyanın hiç bir ülkesinde ve türkiyede nükleer atıkların nihai olarak depolanacağı bir yer ve teknoloji belirlenmiş değildir. Abd, şu ana kadar nevada eyaletinde yuko dağlarında 10 milyar dolar harcamasına rağmen, radyoaktif yakıt atıkları izole problemini çözememiştir. Bu konu,hele bir reaktör inşasına ve işletmesine başlayalım, gerisi arkadan gelir diye geçiştirilebilecek bir konu değildir.
Şimdi yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santralinin başka boyutlarına da bakalım.
Milli Enerji Diyerek Tanıttılar
AKP hükümeti Akkuyu nükleer santralini halkımıza milli enerji olarak lanse etmeye çalıştılar. Reklamlarında sürekli bu vurguyu dile getirdiler.
Ancak bilinmelidir ki akkuyu nükller santralinin %100 sahibi rusya devletine ait rosatom adlı bir şirkettir. Bunun neresi milli anlamakta zorluk çekiyorum.
Söz konusu anlaşmanın daha vahim boyutları da var;
Dünyanın En Pahalı Elektriğini Satın Alacağız
AKP hükümeti, dünyada nükleer santralle üretilen elektriğin kilovat saati 6 dolar civarındayken, Rus şirketi Rosatoma KDV hariç 12.35 dolara 15 yıl boyunca kayıtsız şartsız alım garantisi verdi.
Rusyanın, kendi ülkesindeki benzer tesislerde üretilen elektriğin kilovat saat bedelinin yarı yarıya düşük olduğu da bir gerçektir.
Yani bu sene çok yağış oldu, benim senden elektrik almaya bu yıl ihtiyacım yok deme lüksüne sahip değiliz.
Kur Farkının Faturası Halka Çıkacak
Ayrıca anlaşmanın imzalandığı tarihte dolar kuru 1.52 TL iken şimdi dolar kuru 6.04 TL seviyesinde. Bu durumda aradaki ekonomik kaybın faturası da halkımızın sırtına yüklenecek.
Neresinden bakılırsa bakılsın bu anlaşma adeta Rus şirket lehine tek taraflı bir anlaşma olarak görülmektedir.