Mersin resmen geri kalmış bazı Asya ve Arap ülke kentlerine benzemeye başladı.
Yerel yönetimlerin kent üzerindeki hakimiyetlerinin kalmadığı her geçen gün daha anlaşılır hale gelirken otorite zafiyeti ise kendisini her alanda da gösterir oldu.
O yüzden Mersin sahipsizliğinden kaynaklı, adeta bir başka güç tarafından idare ediliyormuş hissi yaşatıyor kent halkına
Ve Dünya kenti olduğu iddia edilen Mersin’e kültürsüzlüğün hakim olmaya başlaması ise bir başka büyük sorun .
Belki onlarca kez yazdım. Sorunları fotoğraflarıyla ortaya koydum. Ancak bu kenti yönetenlerde duyarsızlık öylesine yerleşmiş ki onu yok etmek mümkün değil gibi. görülse de, sorunlara duyarsız kalanlara gereken dersi Mersin halkının sandıkta vereceğinden de asla şüphe duymuyorum
Anlatmaya çalışacağım sorunların çözümünde akla gelen ilk adres Mersin Büyükşehir Belediyesinin olduğu varsayılsa da ben o konuda hiç ama hiç umutlu değilim.
Çünkü o adreste ;
Mersin’e göçle gelenlerin kente uyumuna, kentin sosyoekonomik gelişimine proje üretemeyen, yaptığına bakamayan,
yıprananı, eskiyeni onaramayan bir belediyeden beklenti içinde olmak bir başka yanlış olduğunu biliyorum.
Ancak, halkın istekleri öyle yoğun ki ısrarla anlatmak lazım.
O yüzden vatandaş haklı olarak gerçeği haykırıyor,
Mersin iyi yönetilmiyor.
Çok övündüğü kongre merkezinin havuzu su tutsun diye havuzu mavi naylonla kaplayan, Cumhuriyet alanındaki artık bir çirkinlik tablosunu andıran yer fıskiyelerini göremeyen, Atatürk ve Kültür park havuzlarını temizleyemeyen. Çekirdek yığınlarına mani olamayan. Sürülmüş tarlaya dönüşüp böbrek taşı düşürecek kadar çukurlaşan yol ve kaldırımlara yıllardır el atmayan. Üst geçitlerin en iptidaisini bu kente layık gören ve Mersin’in halkının yaşamına yönelik projeler üretip uygulamakla görevli Mersin Büyükşehir Belediyesine ne denir.
Mersin’in en hareketli caddelerinde tantunici tepsisinden kaldırımda yürüyenlerin üzerlerine sıçrayan yağ zerrecikleri içinden kendinizi koruyarak geçmeye çalışırken, araçların yarattığı toza aldırmadan kaldırım üstü faaliyet gösteren tatlıcıları, tavuk döner, tantunici tezgahları, kalitesi fiyatından belli sucuğu elektrikli ızgarada pişirip halka yutturmaya çalışanlar. Yara bandı, mendil, çakmakçı, şerbetçi, poğaçacı, simitçi, çiğ köfteci. Dan - dun ses çıkarak çocukların dikkatini çeken davulcu, baloncu, gözlükçü, saatçi, terlik, ayakkabı, kaçak tütün, sigara, küçük ev aletlerini uygulamalı gösteren satıcılar.
Her geçeni mağazaya davet eden çığırtkanlardan kolunuzu kurtarıp cadde kenarındaki konfeksiyoncu tezgahlarından yol bulup birilerine çarpıp dalaşmadan varacağınız yere ulaşabilirseniz o günümüzün iyi geçtiği düşünür hale geldik bu Mersin’de. İ
İşte size bir Dünya kentinin iptidailiği.
Bundan sonra kim çıkar Mersin Dünya kentidir, Mersin turizm kentidir derse karşısına bu kez fotoğraflarla çıkacağım.
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta engellilerindi. Her yerel yönetici, Mersinde aramızda yaşamaya çalışan 30 bin engellinin gönlüne girme yarışı içinde oldu. Yine hamaset nutukları atıldı beyanatlar verildi.
Anacak ;
Mersin’de engelliler caddeden karşıdan karşıya geçemez, sonuna kadar bir kaldırımda ilerleyemez ve üst geçitleri kullanamaz ve toplu taşıma araçlarından yaralanamazken bu sorunlara çözüm üretme konusunda bir tek kelime edilmedi.
Geçen günlerde Ordu evi kavşağından Stadyum istikametine yürüyen bayanlardan birinin tarlaya dönüşmüş kaldırım yüzünden ayakkabısının topuğunu kırdığı için topallayarak yürürken ve spor salonu önünden karşıya geçemeyen bir özürlünün çaresizliği ile bir vatandaşımızın yaşlı ninesini sırtlarına alarak üst geçitten geçirmeye çalışması karşısında vatandaşlarımızın sarf ettiği sözleri terbiyem el vermediği için yazamıyorum.
Ve sizi Mersin halkının değerlendirmesine bırakıyorum.
Saygıyı hak eden herkese saygılar.
Ziya Keskinışık
”gazeteciziya@mynet.com”