1975 yılında yapılan ilk genel kurulda Mersin Gazeteciler Cemiyeti (MGC) üyesi olmuş bir gazeteci olarak 14 Ocak Cumartesi günü yapılan ve Saat 10.30’dan 16.00’ ya kadar süren genel kurulu bir gurup arkadaşımla birlikte başından sonuna kadar bir kenardan dehşet içinde, üzülerek izlemiştim.
Ve o gün gördüğüm kadarıyla, benim saygın meslek örgütüm MGC’ye bir şeyler oluyordu.
Belki, birçok gazeteci arkadaşım genel kuruldaki o dayatmacı anlayışı bir genel kuruluda yaşanan doğal bir olay gibi görmüş olabilir.
Elbette öyle değil.
Bende yanılıyor olmayı çok isterdim.
Ne var ki ;
Bendeki algı, yani MGC’de bir şeyler olduğu düşüncesi servis edilen her basın bülteninden sonra bir kez daha güçlendi.
Birilerinin önerdikleri bazı isimlerinde içinde olduğu yeni yönetimin belirlenmesinden hemen sonra, kurumsal ağırlığını kuruyarak tebrikleri kendi mekânında kabul etmek yerine, kendini görücüye çıkarıp, çalmadığı siyasetçi kapısı bırakmayan yeni MGC yönetimi, geçtiğimiz günlerde Ankara’ya giderek son ziyaretini de ekonomi Bakanı Zafer çağlayan’a yaptı.
MGC yönetiminde bahar havası yaşanmasına neden olduğu anlaşılan o tarihi ziyaret “MGC YÖNETİMİ ANKARA’DAYDI” başlığı ile Mersin basınına duyururken, servis edilen açıklamanın içeriğinde ise, "Mersin’de bir değişim dönüşüm yaşandığı, Mersinli gazetecilerinde bu değişimin içinde yer alacağı “ ifade edildi.
MGC Yönetiminin neyi kastettiğini anlamak zor değil ancak, yerin kulağı olduğu deyimi bir kez daha yerini buldu veyönetiminin Bakandan bazı isteklerde bulunup ve bir yerler için isimler önerildikleri, hatta daha sonra yönetim arasında isin yüzünden bir tartışma yaşandığı da iddia edildi.
Halbuki;
Geçen yıl, Mersin Merkez Gazeteciler Derneği Başkanı Nazmi Akdağ, Anadolu Basın Birliği mersin Şube Başkanı Salman Özipek ve MGC Başkanı Ahmet Ünal ile birleşme görüşmeleri için masaya oturduğumuzda, tek çatı altında olunması halinde tek ama tek isteğim ;
“Mersin basın örgütü MGC üzerinden kişisel ranta yönelik girişimlerden kaçınılması, cemiyetin siyasilerin vesayetinden kurtarılıp ve siyasilerin ianesi ile beslenen kurum olmaktan kurtarılması” olmuştu.
O günlerde vesayetinden kurtarıl diye işaret ettiğim siyasetçi, bir dönem MGC yönetimini devrilmesi talimatını verdiği iddia edilen ve yine bir başkan arkadaşımın da geçmişte yapılan bir genel kurul öncesi görüşüne baş vurulduklarını belirttiği ve sık, sık kendisinden para istenerek Mersin basınının hamisi durumuna getirilen Mersin Büyükşehir Belediye Başkanıydı.
Evet, basında bahar havası estiren “değişim “ yaşanırken, bana hamide değişecek ve eskinin yerini daha güçlüsü alacak gibi geliyor.
Değişim yaşanacak ya..!
“Anadolu Basını Kuvvayı Milliye ruhuna sahiptir, sahip kalacaktır “ söylemini ayet gibi tekrarlayıp duranların biat kültürünü tüm incelikleriyle nasılda özümsediklerine tanık olurken “İnsanları tanıdıkça hayvanlara sevgim daha da artıyor” deyişinin açılımında yerini bulan, bazı arkadaşlarımdaki ilkesizliğe, duruş bozulmasına İnanın çok üzgünüm.
;
“Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesinden” bir haber bu kişiler, 14 Ocak 2012 günü yapılan genel kurulda MGC yeni yönetimini oluştururken gerçekleştirdikleri ilk değişim ve Ankara’da Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a yapılan ziyaretten sonra Başkan Ahmet Ünal’ın "Mersin’de bir değişim dönüşüm yaşanırken Mersinli gazeteciler de bu değişimin içinde yer alacaktır" değerlendirmesini çok anlamlı buluyorum.
O nedenle;
AKP Mersin’i kazanabilmek için 2013 Akdeniz oyunları ve bir takım yatırımları kullanarak Mersin’i kafaya koyduğu ve bunun için gereken her şeyi de yapılacağı bilinirken ;
Mersin’li eski bir gazeteci olarak, Ahmet Ünal’ın sözünü ettiği “değişimin” dışında kalacağımı üstüne basa, basa belirtirken, birileri için ( koordinatörlük) her hangi bir istekte bulunulup, bulunulmadığını ;
Nükleer santrale karşı olan belediye Başkanlarını katı bir nükleer santral savunucusu olmalarını başaran Nükleer Güç Santrali A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Rauf Kasumova ve Bilgilendirme Merkezi Müdürü M.Faruk Üzel ile cemiyet dışında neden bir araya gelindiği ve neler konuşulduğu, bu ziyaret kimin isteği üzerine gerçekleştirildiği konusunda MGC en kısa zamanda üyelerine bir açıklanma yapılmasını öneriyorum.
Unutulmamalıdır ki,gazeteciliğin etik kurallarıyla bağdaşmayan, yani çıkara dayalı yapılan her iş veya pazarlık gün gelir duyulur.
Örneği çok.
Halk onları, onlarda kendilerini çok iyi bilir.
O yüzden Herkes üstüne alınmasın.