HABER ARŞİVİ    |    GÜNCEL    |    ÖZEL HABER    |    SİYASET    |    KÜLTÜR SANAT    |    EKONOMİ    |    FOTOHABER    |    SPOR
   

Yazı Tarihi : 24.08.2019 13:56:14 | E-Mail : evdeci@gmail.com

Hüseyin SUNGUR
NAOMA’nın piyanosu 1.Bölüm

Sizin de çok sıkıldığınız zamanlar oluyordur, muhakkak. Nasıl bir “tarihi” süreçten geçiyoruz,allah bilir. Yarının gerçek tarihçileri,bugünler için neler yazacak.Hiç olmazsa bir 100,125 yıl yaşamalıyım diyorum kendi kendime.Yaşamalıyım ki, bu devri daimin ilerdeki adımlarını,olacaklarını , bir tarihçi gözüyle görebilip, yazayım arkadan gelen kuşaklara.

Ama şimdi sizlere, politika gibi din gibi

( Günümüz Türkiyesi’nin yaşam borsasındaki en değerli kağıt,din.

Çok para ve çıkar sağlıyor insana…))

insanın içini ezen durumlardan söz etmeyeceğim.

Sizi, bir rüya alemine ,düşler ormanına götüreceğim.

Size , NAOMA’yı anlatıp, piyanosunu dinleteceğim…

Naoma kim mi!

NAOMA,benim düş dünyamdan sabah,sabah fırlayıp gelen bir kahraman, düş ecesi…

Hazır mısınız NAOMA’yı okumaya…

Hadi, gelin bakalım…

“”

NAOMA çirkin ve zekâsı az bir kadındı.Fakat incelmiş, zarif duyguları vardı.Dayanamadım,bir gün ona çok içli bir kız olduğunu söylediğim zaman,”Tabiî değil mi,madem ki çirkinim!" demez mi...

""Küçüklüğümden beri çirkinliğimi anladım.Ablam çok güzel bir kızdı.Annem,babam onu benden çok severlerdi.Aslında yalnız onu severlerdi.Beni,yanlarında gezmeye bile götürmekten çekindiklerini anlamıştım.Hatta annem,bir gün, yüzüme karşı,açıkca, sen çirkinsin bile demişti. Sonraları, bu çirkinsin cümlesini,durur durur tekrar ederdi.""

""Ona hak veriyordum.Çünkü ben,evlenemeyecektim.Bir anne için, bizim oralarda,kızının evde kalması kadar büyük bir felaket olamaz.

Anlıyor musun beni"" dedi,yumuk ve adeta kirpiksiz ,ufukları delen muamma koyuluktaki sarı kirpiklerinin arasından,bana acıyla bakarak!

""Ablamı zaten fazla okutmadılar.Halbuki beni yüksek tahsile gönderdiler de; bu şekilde ayaklarımın üstünde durup, ekmek paramı kazanabileceğimi düşünmüş olmalılar."""

""Hep böyle yalnız mıydın NAOMA"" diye sorgulandım, BALKAN dağlarının adsız ovalarını andıran,sarı yeşil gözlerinin ötesi gibi duran yüzüne bakarak.

""Hayır dedi, ben bir aşk da yaşadım"" deyip, alıştığım kahkahasını, yıldızlara gönderek gözlerini, gözlerime dikti.

""Yaaa, beni bir aşk da yaşadım.Bak , hiçbir yerde böyle bir aşk bulamazsın,iyi dinle"" dedi.

""Memlekette oturduğumuz evimizin karşısında, bir hapishane vardı.Benim odam, bu hapishaneye bakardı.Günün belli saatlerinde mahkûmlar,avluya çıkar,bir aşağı bir yukarı, hızlı ve kararlı adımlarla yürürlerdi. Bir yığın karışık tip vardı aralarında.Kimileyin,çok ağır kelimelerle birbirlerine küfreder,dalaşırlardı da.Bazan içlerinden biri, hiç duymadığımız bir şarkıya başlar, o zaman ,az da olsa avluya sükûnet gelir, diğer mahkûmlar çevresine toplanır ve onu dinlemeye başlarlardı.O zaman bu deli dolu adamların yüzlerine bakar, başka başka alemlere gittiklerini düşünürdüm.

Bu durumdan etkilenirdim.

Bunu da, hemen piyanomun başına geçerek,kendimi onlara göstermemeye çalışarak, giderek yükselen sesimle, şarkı söylerdim.

Dinlerler miydi acaba beni!

Fakat zamanla bu halime alıştıklarını,avluya çıktıklarında, odamın penceresine doğru,kıpırdamadan bakmaya başladıklarını fark ettim.Kendimi hiç göstermiyor,yalnızca sesimle meşgûl olmalarını,sesimi düşünmelerini istiyordum.Bu düşünce,beni çok bahtiyar ediyor,sanki başka bir dünyada, kendime düşlerden yaşamlar kuruyor ve o yaşamların ecesi oluyordum.

Hele beni dinlediklerinde,kendi hayal dünyalarında beni nasıl düşüneceklerini,kendi kendime imtihanmış gibi sormam,sorarken de küçük ve sessiz,yalnızca kendimin duyabileceği kahkahalar atmam, beni daha da çileden çıkaran bir mutluluk şelalesine yuvarlıyor, bütün fiziki ya da yüzüme vurulan çirkinliğimi unutuyordum.

Onlar beni, kimbilir nasıl düşünüyorlardı!

Yalnızca bunu tekrar tekrar düşünmek, bana neredeyse sonsuz bir yaşam gücü,güvenliği,evrende yıldızlardan oluşan,sarsılmaz bir köşe minderindeki saltanat gibi geliyordu.

Biliyordum.

Ben,bu çirkin ,kemikli vücudu,solgun yüzlü ben.

Onlar için, türlü zengin kılıklarda bir melektim.Ama giderek, içlerinden otuz yaşlarında,uzun,esmer, gür ve parlak saçları omuzlarına kadar düşen ,bana okuduğum romanlardaki şövalyeleri, iyi kalpli kahramanları hatırlatan biri vardı.

Evet,o biri giderek düşlerime de girmeye başlamıştı.

Bir gün!!!""

1. Bölümün sonu…




 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
  • KAYYUM hikayesinden, firavunun burnuna!

  • Özet olarak TÜRKİYE 3

  • Özet olarak TÜRKİYE 2

  • Özet olarak TÜRKİYE 1

  • TUTUNAMAMAK-10

  • TUTUNAMAMAK-9

  • TUTUNAMAMAK-8

  • TUTUNAMAMAK-7

  • EKSİK OLMAYIN YAŞIYORUM-10

  • TUTUNAMAMAK-6

  • EKSİK OLMAYIN YAŞIYORUM-9

  • EKSİK OLMAYIN YAŞIYORUM-8

  • YENİ TANRILAR ZAMANI

  • EKSİK OLMAYIN YAŞIYORUM-7

  • EKSİK OLMAYIN YAŞIYORUM-6

  • EKSİK OLMAYIN YAŞIYORUM-5

  • EKSİK OLMAYIN YAŞIYORUM-4

  • EKSİK OLMAYIN YAŞIYORUM-3

  • EKSİK OLMAYIN YAŞIYORUM-2

  • EKSİK OLMAYIN YAŞIYORUM-1

  • TUTUNAMAMAK-5

  • TUTUNAMAMAK-4

  • TUTUNAMAMAK-3

  • TUTUNAMAMAK-2

  • TUTUNAMAMAK-1

  •  
      YORUMLAR
     
    Adınız Soyadınız :

    Yorumunuz          :

    Güvenlik Kodu     : Güvenlik Kodu
    Kod                        :

     

      HABER ARA
     
     
      
      FLAŞ HABER
      EN ÇOK OKUNAN
    • Bu Ay
    • Bu Hafta
    • Dün
    • Bugün
     
      SOSYAL MEDYA

     




     
     
    ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GÜNCEL HABERLER SİYASET HABERLERİ SPOR HABERLERİ GİZLİLİK İLKELERİ

     

    fotohaber.net | İnternet Gazetesi | Resmi Web Sitesi | Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
    fotohaber.net © Copyright 2005-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

    URA MEDYA