Olmayan bir gerçeğin içinde yaşamya tutunmak
Ya da “ölmeye yatmak” ( Adalet AĞAOĞLU )
(*) UÇAK yolculuğu yapanlar bilirler. O koca , madeni KUŞ, bir anda bir HAVA boşluğuna düşer, tıngır mıngır sallanmaya başlar.
Bir tarihde , “Lufthansa “ ile uçarken, beter bir türbülânsa tutulan uçağın içinde, haniyse deliye dönmüştüm.
Diyorum ki, İNSAN toplulukları da böyledir.Bir gün bir bakarsınız , nüfusun ciddi bir bölümü, AKIL/ZİHİN türbülânsına tutulmuş, ay/güneş tutulması gibi, yerden yere vurulduğunun FARKINDA değil.
Din , kuran , yüce başkan , olmadı reis parlatmalarıyla, ,aman da aman ninnileriyle, toplum, bir anda UÇURUM kenarında “cambazlık” durumuna erişivermiş.
Bu duruma “nasıl gelinebildiğine “ dair, ortada , ciddi ve özgürce yazılmış betimlemeler, bir de bakmışsınız ki, ağır ağır, sessiz sedasız biçimde, yok olmuşlar mezarlığına kaldırılmakta.
100,150 yıl sonra, kalıplı üniversiteler dünyada varolursa, OXFORD/M I T / BERKELEY / PRINCETON / HEIDELBERG /DELFT / LEIDEN vs., sosyal bilimler ve/veya insani bilimler tarihi kürsülerinde ,en başat konu olarak OKUTULACAK olan,olasılıkla, TÜRKİYE’nin 2000’li yıllar tarihi olabilecektir.
ALMANYA da, 1. Dünya savaşından sonra, beter bir sosyo/ekonomik açmaza girmiş, hacısı hocası ermişi atı iti otu b….ku , savaş tazminatı ödemenin gururlarına dokunduğunu çok iyi işleyen ( gerçekte işletilen ) ADOLF diye bir adamın peşine, “düşürülmüş”, bu serüven, sonunda elli/50 milyon insanın ölümüyla sonuçlanmıştı .
İşin ,bence , en trajik yanı, koca koca kıdemli/kademli evren çapında ,alman bilim adamlarının bir kısmının , salya/sümük bu soytarıyı desteklemeye durup ( örneğin büyük fizikçi MAX PLANCK ) , bir kısmının da, koşar adım NAZİ partisine kaydolmaları; varlık ve zaman üzerine , dehşet açılımları olan MARTIN HEIDEGER…nasıl anlamalı , bilmem ki…
Şimdi ağır,ağır korkmadan,çekinmeden , konumuzu eşmeye,eştiklerimizi üleşmeye duralım.
Hazır mıyız!
1/Türkiye, kendi kendini kemiren bir ülkedir.
11/
Dünyanın yuvarlak oluşu kadar, iki kere ikinin dört etmesi kadar kesin, tarihsel ve sosyal bir gerçekliktir bu…
12/ Dünya harikası OLİMPOS’un,sözde yeşili korunarak ,yeni imar planı çalışması.
13/ Sıvas merkezinde , Selçuklu/Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin ,birbirine eklemlenerek, müthiş bir KÜLTÜREL süreklilik gökkuşağı yarattığı “camili meydanın” YIKILARAK, yeni bir cami ve AVEME yapılmak istenmesi.
14/ Her gün yeni bir “ taammüden “ yani önceden tasarlayarak, memleketin bir köşesine tecavüze yeltenilmesinin altındaki/ ardındaki KÖTÜLÜK KUMKUMASI ne olabilir ki!
15/
Bu topraklar, 2 Mehmed’den ( fatih ) “”bu yana”” , devlet kadrolarının birbirini büyük bir hınç ve kinle yok etmesinin tarihi değil de NEDİR!
Türkiye CUMHURİYETİ tarihi, niteliksizin ( vasıfsızın ) nitelikliyi ( vasıflıyı ), büyük ve bitmez bir HINÇ şehvetiyle YOK ETMESİNİN tarihi değil de neir!
16/
Yetersiz ( kifayetsiz ) yönetici kademesinin ve devlet içine DOLDURULMUŞ ( hamili kart yakinimdir üfürüğüyle/ yalanıyla ) boca edilmiş CAHİL ve DALKAVUK kadroların, değerli insan kadrosuna,İLLALLAH ettirmesinin tarihi değil de, NEDİR!
Yalan , bu ülkede en yüce değer değil de nedir?
EGEMENLİK ,artık kayıtsız şartsız milletin değildir, ZATEN hiç de olmamıştı.
EGEMENLİk,artık, kayıtsız şartsız, yalanındır.
2/ SOSYAL/psikoloji disiplini, bize, toplumların HASTALANABİLDİKLERİNİ , KENDİLERİNİ SEVMEYİ UNUTABİLDİKLERİNİ gösteriyor.
Yıllardır hep birlikte ektiğimiz “ BİZ ADAM OLMAYIZ” hükmünün fırtınasını biçiyoruz.
21/
Bu hastalık sonunda ETE/KEMİĞE büründü ve gittikçe de ağırlaşıyor.
Uzun tarihimizde,benzeri bezginlik dönemleri vardı.KURTULUŞ savaşı öncesi, çeşitli “” ver kurtul” cuların söylemleri, FİKRÎ namusunu yitirmeyenlerin,eminim hâlâ kulaklarındadır.
Ancak, RUHUMUZ, hiçbir zaman , bugünkü kadar ZİNCİRE vurulmuş değildi.