İzmir’de yaşanan ve beş küçük çocuğun yaşamlarını kaybetmesi ile sonuçlanan facia büyük üzüntü yarattı.
Üzüntünün yanısıra adeta öfke patlamasına da şahit olduk.
İlgili, ilgisiz her kurumun, kişinin kısacası toplumun duyarsızlığının sonucu olarak yansıdı bu facia gündeme.
İzmir gibi bir şehirde yaşanan bir aile dramının neden kimse tarafından görülmediği, duyulmadığı gerekli müdahalenin yapılmadığı öfkenin temel kaynağı oldu.
Vicdanlar kanadı.
Anne ve babanın sorgulanmasından önce toplumun kendi röntgenini çekmesi, sorgulaması, mevcut sistemi tartışması gerektiğine kuşku yok.
Duyarsız komşuluk ilişkileri.
Sorumsuz mahalle halkı.
Vatandaştan bihaber mahalle muhtarı.
Kent yaşayanından uzak ilçe belediyeleri.
Sorumsuz, vizyonsuz büyük şehir belediyesi.
Sosyal belediyecilik diye yutturulan ama yiyelim, içelim, eğlenelim belediyeciliğinden öteye geçmeyen yerel yönetim anlayışı.
Vatandaşı korumak için kurulmuş hukuki, idari sistem.
Ve sistemin yürümesi, sağlıklı işlemesi için görevlendirilenlerin liyakatı, vizyonu, görev anlayışı, sorumluluk bilinci, karar alma ve uygulama yetenekleri incelenmeli, yeterlilikleri araştırılmalı
Tartışılmalı.
Hem de günlerce.
Sorumlular bulunmalı.
Sorumsuzlar afişe edilmeli.
Sistem eksikse, aksaksa revize edilmeli.
En önemlisi toplumumuz komşuluk, mahallelilik ilişkilerini onarmalı, geçmişte övündüğümüz bizi biz yapan yardımlaşma, dayanışma, göz kulak olma duygularını yerine koymalıdır.
Görevde sorumlulukta toplum olarak bizlerdedir.
Üç gün konuşup unutmayalım.
Yeni facialar, yeni dramlar yaşamayalım.
Fıtratımız böyleymiş dedirtmeyelim.
**
Sevdiğim Laflar:
“FAYDASIZ BAŞ MEZARA YARAŞIR!..”