Ömrümce “TÜRK sağını”- düşünce(!) tavrını eleştirmedim.

Neden!
Çünkü, eleştiriye değer bulmadım,bulmuyorum .
SAĞ düşünce, en hafif deyimiyle, insana ait değerleri içermez.Neye takar kafasını!? Kendini , kim vermişse o görevi , DEVLETİN KORUYUCUSU sanar ve ona göre kalabalıklarda pozisyon alır .Kaldı ki , artık MİLLİYETÇİ SAĞ’dan falan söz etmek , bu topraklarda mümkün değildir.
Nedir ki , DEVLET KORUYUCUSU halüsinasyonunu görürken , bir devletin olabilmesi için , temel , OLMAZSA OLMAZ bir koşulu ,gözardı eder.
Nedir o “koşul”!
İnsan … İNSAN olmadan , DEVLET kurulur mu !!!

Topraklarımızda , artık “ düşünce üretimine “ ilişkin , derli toplu gayretlleri göremiyoruz .Zaten , doğru dürüst bir “ FELSEFE” geleneği de olmadığı için , felsefeye bulaşanlarımızın çoğu , kendilerini , mutlaka , KÖKÜ BU TOPRAKLARDA olmayann tavırlara eklemişlerdir.
Hemen , peşinen belirtelim ki , DİNİN ve İDEOLOJİNİN içinden FELSEFE çıkmaz.Dolayısıyla , bugün , şu saatlerde (( sabah 10:45 )), görüyorum ki, bunca yıllık ömrümde , aklı başında , bilgisi görgüsü ciddi bir düşünsel altyapısı olan bir “ milliyetçi sağcı” ile karşılaşmamışım.
Gelelim diğer “kanada” yani dindar sağa…
Bu arkadaşlar , HELE SON YILLARDA , İYİTTEN elden avuçtan çıktılar.Ancak , hiç şaşırmıyorum . Çünkü değerli MATEMATİKÇİ ağabeyimizi , ALİ ERGİN GÜRAN , “bu kesimin” zaten oldu , bitti varolduğunu , fakat uzun zamandır yeraltında “ikamet” ettiklerini belirtmiştir. 
(( www.bektasikodu.org sitesine giderseniz!))
Neden ŞAŞIRMIYORUM…
Yalnızca YERALTINA çekilmelerinden dolayı değil. ÖĞRENME konusunda , yaşama bağlılık konusunda , çok cimri olduklarından dolayı!
Peki CİMRİ derken , neyi kastediyorum!!!
Sorunumuzun temeli , DÜŞÜNME / ÖĞRENME İÇSEL İSTEĞİNİN olmaması . Peki yerine ne var !?
Ata KÜLTÜ olan “ duyarak bilmenin(!?)” , arap ideolojisi olan dinle harmanlanarak , yukardakiler / aşağadakiler şeklinde toplumun bölünüp , yukardakilerin ,daima ,aşağıdakilere hükmetmesinin  , sağlam ve diri tutulmasıdır.
Bu cehalet ve zihinsel sömürü , bu ülkeyi berbat edecek. Topraklarımızın , MAALESEF , kimliksiz / başı kesik tavuk gibi bir dünya içinde olduğunu kabul etmeliyiz.
Gazeteci , ORHAN KARAVELİ, (25 Şubat 1930[1][a], Ankara - 24 Mart 2023) ,  “ BİR ANKARA AİLESİNİN öÖYKÜSÜ” adlı , otobiyografik  ÇALIŞMASINDA , annesinin , ancak, ATATÜRK Ankara’ya geldiğinde, kendilerine TÜRKLER diye hitap ettiğini ,önceki zamanlarda , TÜRK demenin , “” toplumda” hoş karşılanmadığını anlattığını nakleder…
Çünkü , uzun yıllar bu topraklar , TÜRK yerine müslüman demenin dayatıldığı , müslüman deyince, TÜRK de anlaşılmasına rağmen , sözcüğün kullanılmadığını , artık pek iyi biliyoruz.
Ne yazıkki, bu durumu ,ROMAN estetiği içinde veren ,YAKUP KADRİ Bey’in , YABAN romanındaki , meşhur “”o sahne “!!!
ZABİTAN AHMET CELAL BEY, POLATLI yakınlarından gelen yunan top seslerine neden müdahale etmediklerini, savaşa neden katılmadıklarını köylüye sorduğunda , köylü(ler) , dehşet iç burkan bir karşılık verir …
Oraya gidenler,HAYMANALILARDIR efendi , onlar TÜRKLERDİR deyince, AHMET CELAL BEY, hışımla sorar ; peki siz kimsiniz der: elhamdülillah biz Müslümanız diye kaydeder YAKUP KADRİ BEY…İşte  romanın BU KISMI  , bir “” arap” asıllı kalem ehlimiz tarafından, oryantalist bakış açısı olarak tanımlanıp , eleştirilmiştir .
Peki , NEDİR BU ORYANTALİZM / ORYANTALİST bakış açısı , değil mi!

Buyrun , okuyun efendim …

 
 Oryantalist bakış açısı nedir?
Batı'nın kendi tahayyülünde / imgeleminde / hayal gücünde  yarattığı Doğu imgesine dayanan oryantalist bakış açısı, bir noktada emperyalizmin öncülüğünü yapmaktadır. Oryantalizm, Batı'nın Doğu'yu görme ve yorumlama şeklidir, bu yorumlama eyleminde tek taraflı ve daha çok ön yargılara dayanan bir düzen söz konusudur.

Romanı ,ORYANTALİST rafa koyan zihne / akla göre , TÜRK yerine müslüman deyince , ortaya ,akla KIYMIK sokan bir durum çıkıyor ve bir KARMAŞA evrenine gidiyoruz …
Nasıl mı !
Sonraki yazıda…