“dünyada yapacak işim kalmadı. Sanırım gitme zamanı…
JAMES CONNOLY”…

(( Bu sayıda ,aslında , meşhur HİNDİ olayını yazacaktık , aklımıza CONNOLY gelince , her nasılsa , makas değiştirdik .Yazacağız , merak etmeyiniz )

Bize öğretmen olarak geldiğinde , kolejde , orta 1 de idik ; 67 / 68 . Sağlık bilgisi adında bir ders vardı o yıl . Biyoloji diyebilirim ve bana , çok ama çok zevkli gelmişti . Damarlar , organlarımız , sindirim sistemimiz falan . Elbette , dersin zevkli hale gelmesinde  , kitabımızın da , büyük payı vardı ; hemen hemen hepsi , dikkatlice çizilmiş , kara kalem ve sulu boya resimler .
Yani , bizim DEVLET okullarında okutulan , asık suratlı ,öğrenciyi dersten soğutan ,uzaklaştıran FEN bilgisi kitaplarının aksine , güler yüzlü , sıcak , davetkâr KİTAPLAR… Hele hele bir İLKYARDIM dersi vardı ki , cep kitabı  boyutlu , gri ,hatta üzerinde haç(!) işareti olan . Yalnız bu ders için , sanırım , amerikalı bir revir hemşiresi getirilmişti . Bu ders , SAĞLIK BİLGİSİNDEN ayrı tutulur fakat sınav sonuçları , birlikte değerlendirilirdi . Ne hemşireydi yarabbim , kaidemizden , yıl boyunca sınavlarda , kan aldı hatun . Fakat sonraki yaşamımda , bu İLK YARDIM DERSİNİN ,geçirdiğim TRAFİK KAZALARINDA , çok ama çok yararını gördüm . 
Hadi , tekrardan CONNOLY’ye dönelim .
 CONNOLY , kısaca , 25,26 yaşlarında , dehşet yakışıklı , lisede iken , sığır çobanlığı yapmış bir kovboydu . Kimi zaman derslere , PEKOS BILL ( O yılların Amerikan çizgi roman kahramanı .Sonra öğreniyoruz ki , gerçekte böyle bir kişi varolmuş Amerikan tarihinde ) benzeri kıyafetlerle gelirdi .
Amerikadan kaçmasam , beni de askere alıp , VİETNAM’a göndereceklerdi derdi . Gözümü bir açtım , Viyana Üni., doğa bilimleri , biyoloji bölümündeyim . Ne işim var benim Vietnam’da ,savaşda … USA( abd ) ne diye VİETNAM’da savaşır ki diye , eleştirirdi ülkesini . Hadi sen , bugün tut , ne işimiz vardı KOREDE vs de bakalım bu topraklarda . Anında terörist yahut vatan hainisin . Toplu HİPNOZ budur işte .
Connoly’den ( Kanıli diye okunur ) , kendi payıma çok şey öğrendim , o ufacık yaşımda … Bazan dersi unutur , değişik evrenlere dalar , kimi arkadaşlarmız da , fırsat bu fırsat deyip , “ amiral battı” oynarlardı . Hoca görür , anlar , fakat gürültü etmedikleri sürece , hiçbir uyarıda bulunmazdı . Dengeye bakın . 
Yıllar sonra farkediyorum ki , HOCA , bizi , küçük , sevimli darbelerle , “ yüksek fiziğe “ itmiş . Örneğin ,tüm canlı cansız varlıkların , insan dahil , molekül yapılarının bir dönüş hızı olduğunu anlatmasını , dün gibi anımsıyorum . Ardından anlattıklarını aktarmayayım , sanırım beyniniz yanabilir .
Öğrenmenin birinci temel şartının , SORU sormaktan korkmamak olduğu , doğru soruların , doğru yanıtların kanıtlarını taşıdığını söylerdi .
En dehşetli sözü de: EN SAÇMA SORUYU BİLE SORMAKTAN ÇEKİNMEYİN . YETER Kİ SAÇMA SAPAN BİR ŞEY YAPMAYIN . SAÇMA SORULAR , SAÇMA SAPAN EYLEMLERE KIYASLA , ÇOK DAHA KOLAY ÇÖZÜME KAVUŞTURULUR  “derdi” !
Daha önceki bölümlerde , sizlere , meşhur RESİMLİ BİLGİ olayından söz etmiştim .Beni  okumaya ,merak etmeye , bilginin peşinden koşmaya tahrik eden , belkide  ETTİREN , dehşet ansiklopedi .Şimdi bunun üstüne ,CONNOLY’yi , uzay – fizik – bilinmezlik – vs de  koyun .Bu 13,14 yaşındaki , parlak kumral saçlı , meraklı sıpa , ne halt etsin .Zaten liseyi bitirdiğim yıl ,1974 , ertesinde üniversiteye gitmeyeceğim için , evdeki odamı ,tamamen “ acaip “ kitaplara ayırmış , sabahlara kadar okuma yaparak , adeta garip , kendine özge bir mahpusluk tasarlamıştım kendime . O yaşta okuduğum iki müslüman din adamının adlarını unutamam ; ABDÜLKADİR GEYLANİ ve MUHİDDİN ARABÎ…Otuz yıl kadar önce de , nerden  nasıl estiyse , GEYLANİ’nin , “ fütühul gayb” eserine yazıldım . Türkçesi , gaybın / bilinmezin fethi , öğrenilmesi . Kısaca , temeliniz yoksa , sakın ola ki , biz burda yazdık diye , kitaba DALMAYIN …SAKIN… Buraya dönmek üzere , esas hattımıza gidiyoruz .
CONNOLY , maalesef ,okulumuzda bir yıl kaldı . Aynı  yıl , ing okuma dersimize , JOHN SNYDER diye , genç bir bilge geliyor(du) ve ben onu da size , takip eden bölümlerde , mutlaka tanıtmak istiyorum . İlginçtir , bizim koleje gelen papaz hocalarımızın hiç biri , amerikaya döndükten sonra , bir defa olsun TARSUS’a , okulu ziyarete gelmemişlerdir. Aksine , din dışı olanlar , CONNOLY ve SNYDER geldiler kardeşim , hem de kaç kez . İlginç değil mi !
Bundan bir süre önceydi ; 3 yıl , 5 yıl falan olmalı .
CONNOLY , bir demet fotoğraf paylaşmıştı . Acaip işler ; azgın sularda kürek çekmek , boz bulanık sarı renkli , kıvamlı çamurların içinde güreş tutmak falan .Önce hiçbir şey anlamadık . Hoca, yaşı yetmişi aşmıştı .Acaba bir bunalıma falan mı girdi diye düşünmedik değil .
Derken , amerikadaki hocamız SNYDER’dan ( SINAYDIR ) bir bildirim aldık . Connoly , bir mektup yazmış ve demiş ki:
Türlü çeşit ,kabul edilebilir insani zevki denedim ,uyguladım . Normal seks ilişkileri dahil . Eşşekler gibi çalıştım , eşim ve bana , misli misli yetecek , para da kazandım . Bu gezegende ne aradığımı , neden varolduğumu bir türlü anlamadım .
Unutmayınız ki , HOCA , canlı bilimi (  biyoloji ) öğretmeni idi .
Eşini , annesine gönderiyor , mektubu ,salonun ortasındaki masaya bırakıyor , garajına giriyor , arabanın egzozundan bir hortumu , koltuklarına uzatıyor , iyice izole ediyor arabayı . 
Tam dolu  depolu aracını çalıştırıyor .
İçeriye dolan KARBON MONOKSİT gazını içine çekerek , ağır ağır …
İşte bu kadar öykümüz .