Tarsuslu ressam kardeşimiz EKREM KAHRAMAN, kentimizde, nöbeti, gelecek kuşaklara da bırakılmak üzere, bir MODERN SANATLAR MÜZESİ kurulması önerisini ortaya getirdi.
Bu önerinin, geçtiğimiz Mart ayında, BASINA tanıtım toplantısına katıldım.
Şimdi bu toplantıda ,kısaca ileriye sürdüğüm eleştirel yorumumu, sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle , böyle bir eylemin, ufuk çizgisini zorlayan dileğin, tamamiyle “” YANINDAYIM”…
Yanında olmadığım nokta, bu MÜZEYE “ verilmesi düşünülen ad noktasındadır.
Bu “” ad”, ÇUKUROVA’dır.
Halihazır uygarlık tarihinde , ne doğu/ ne de batı uygarlık adımları(!) sürecinde, ÇUKUROVA diye bir “” ad” yoktur, bilinmez…
AMA TARSUS bilinir.
En kısa yoldan bildireyim, TARSUS adının suyu mu çıktı EKREM KARDEŞ, neden ÇUKUROVA adını tercih ediyorsunuz!
Dünyanın,halihazırda, kurulmuş en eski 10 kentinden birisidir TARSUS ve yaklaşık 10,000 yıllık bir geçmiş tarihe SAHİPTİR.
Bu bilgi, bir çok TARSUSLU’nun , pek de farkında olmadığı, ESKİ ÇİĞDEM ÇIRÇIR FAB. Yerine kurulan, BOĞAZİÇİN ÜNİ. Tarsus GÖZLÜKULE HÖYÜK ,tarihi araştırma laboratuarı yöneticisi , PROFÖSÖR Hanım’ın, 2018 Nisanı’nda , bizlere verdiği, Tarsuslu’nun hiç de UMURUNDA olmadığı ( kaymakamlık,zamanın belediye başkanlığı vs vs vs… )), çok geniş oylumlu , geçici SONUÇ bildirgesindeki bilgidir.
Bu çalışmanın, geçtiğimiz SONBAHAR’da, UNESCO tarafından , son derece değerli bulunup, PARİS’te yapılan bir törenle, onurlandırıldığını da,ELBETTE BİLMİYORSUNUZ!!!
Bir ikinci itirazım, bu PROJENİN içinde, kısaca DEVLET unsurlarının da dolaylı/ doğrudan olmasının, yardım ve destek vermesinin “uygun” görüldüğüdür.
AKLINIZA gelebilir:
DEVLET TİYATROLARI ve DEVLET OPERA VE BALESİ kurumlarının varlık nedenleri , bu nedenlerin olası tartışmaları,apayrı bir konu başlığıdır.
Aradaki ölümcül fark şudur.
Yukardaki KURUMLAR, adeta CUMHURİYET devrim kurumlarıdır, bir anlamda “görece dokunulmazlık” zırhına bürünmüş, toplumun, çoğunluğunun , ayrılmaz bir parçası olmuştur.
ANCAK, “modern sanatlar müzesi”, kuruluş olarak, DEVLET varlığı olmadan, toplumun bir kesiminin ,kendi ÖZGÜR iradesiyle kurmayı düşündüğü BİR KURUMDUR.
Bu tür kurumlarda, devletin hangi çeşit kurum rengi olursa olsun, dolaylı/doğrudan varlık durumu, sanata darbe vurur.
Sanatın özgür ve özgün ruh haline,doğasına tecavüz edebilir.
Düşünün, KÜLTÜR bakanlığının, şu ya da bu şekilde bir varlığı söz konusu.
YA DA…
Müftülük, önemli bir sergiye geldi…
GELMEZ YA , geldiğini,gelebileceğini varsayalım )) , baktı, çıplaklık vs gördü!!!
Kaç yüz yıldır , RAMAZANOĞLU PİRİ PAŞA’nın saat kulesinin, her saat başı vurduğu ÇAN SAYISINI , hrıstiyanlıkla eşleştirebilen bir kafa…
Çıplak bir resme neler yapmaz ki!
(( AMA oğlan tecavüzlerine , muhtemelen ağzının suyu akar mı! Belkide akar. Bilemem.
Çıtları çıkmadığına göre… ))
Sonra!
Diyeceklerim bu kadar.
Saygı ve sevgi dileklerimle…